1 |
Allah’a sığınırım lanetlenmiş ve kovulmuş şeytanın şerrinden! Rahman ve Rahîm Allah’ın adıyla. |
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ |
2 |
Allah’ım! Sen benim Rabbimsin. Senden başka ilâh yoktur. Beni Sen yarattın ve ben Senin kulunum. İman ve ubûdiyetimde gücüm yettiği kadar Senin ahd ü misâkın üzereyim. Yâ Rabbi! Yaptıklarımın şerrinden Sana sığınırım. Senin bana in’âm ve ihsan buyurduğun nimetleri ikrar ve itirâf ettiğim gibi kendi kusur ve günâhlarımı da itirâf ediyorum. Rabbim! Sen beni afv ü mağfiret eyle. Zîra, Senden başkası günahları afv ü mağfiret edemez, yegâne Gafûr Sensin (3) |
اَللّٰهُمَّ أَنْتَ رَبِّي لاَ إِلـٰهَ إِلاَّ أَنْتَ خَلَقْتَنِي وَأَنَا عَبْدُكَ وَأَنَا عَلَى عَهْدِكَ وَوَعْدِكَ مَا اسْتَطَعْتُ أَعُوذُ بِكَ مِنْ شَرِّ مَا صَنَعْتُ أَبُوءُ لَكَ بِنِعْمَتِكَ عَلَيَّ وَأَبُوءُ لَكَ بِذَنْبِي فَاغْفِرْ لِي ذُنُوبِي فَإِنَّهُ لاَ يَغْفِرُ الذُّنُوبَ إلاَّ أَنْتَ ٣ |
3 |
Yüce ismi anılınca ne yerde ne de gökte hiçbir şeyin zarar veremeyeceği Allah’ın ismiyle ki, O Semî’ ve Alîm’dir. (3) |
بِسْمِ اللَّهِ الَّذِى لاَ يَضُرُّ مَعَ اسْمِهِ شَيْءٌ فِي اْلاَرْضِ وَلاَ فِي السَّمَاءِ وَ هُوَ السَّمِيعُ الْعَلِيمْ ٣ |
4 |
Mahlûkâtının şerrinden Cenab-ı Allah’ın her türlü eksiklikten uzak, şifa ve deva vesilesi olan tastamam kelimelerine sığınırım. (3) |
أَعُوذُ بِكَلِمَاتِ اللَّهِ التَّامَّاتِ مِنْ شَرِّ مَا خَلَقَ وَذَرَأَ وَبَرَأَ ٣ |
5 |
İnsî-cinnî bütün şeytanlardan, zarar verebilecek her canlıdan ve kem nazardan da Allah’ın tastamam kelimelerine sığınırım . (3) |
أَعُوذُ بِكَلِمَاتِ اللَّهِ التَّامَّةِ مِنْ كُلِّ شَيْطَانٍ وَهَامَّةٍ وَمِنْ كُلِّ عَيْنٍ لاَمَّةٍ ٣ |
6 |
Allah’ın rahmetinden kovulmuş şeytanın şerrinden, her şeyi işiten ve bilen Allah’a sığınıyorum. (3) Rahman ve Rahîm Allah’ın adıyla. [Allah’tır gerçek İlah! O’ndan başka yoktur ilah. Görünmeyen ve görünen her şeyi bilir. O Rahman’dır, Rahîm’dir. Allah’tır gerçek İlah! O’ndan başka yoktur ilah! O Melik’tir, Kuddûs’tür, Selâm’dır. Mü’min’dir, Müheymin’dir, Aziz’dir, Cebbar’dır, Mütekebbir’dir. Allah, müşriklerin iddialarından münezzeh ve yücedir. Allah o gerçek İlahtır ki Hâlık’tır, Bâri’dir, Musavvir’dir. Hâsılı, en güzel isimler ve vasıflar O’nundur. Göklerde ve yerde ne varsa hepsi O’nu tesbîh ve tenzîh eder. O, Azîz’dir, Hakîm’dir. |
أَعُوذُ بِاللهِ السَّمِيعِ الْعَلِيمِ مِنَ الشَّيْطاَنِ الرَّجِيمِ ﴿٣﴾ بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ هُوَ اللَّهُ الَّذِي لَا إِلَهَ إِلَّا هُوَ عَالِمُ الْغَيْبِ وَالشَّهَادَةِ هُوَ الرَّحْمَنُ الرَّحِيمُ ﴿٢٢﴾ هُوَ اللَّهُ الَّذِي لَا إِلَهَ إِلَّا هُوَ الْمَلِكُ الْقُدُّوسُ السَّلَامُ الْمُؤْمِنُ الْمُهَيْمِنُ الْعَزِيزُ الْجَبَّارُ الْمُتَكَبِّرُ سُبْحَانَ اللَّهِ عَمَّا يُشْرِكُونَ ﴿٢٣﴾ هُوَ اللَّهُ الْخَالِقُ الْبَارِئُ الْمُصَوِّرُ لَهُ الْأَسْمَاءُ الْحُسْنَى يُسَبِّحُ لَهُ مَا فِي السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ وَهُوَ الْعَزِيزُ الْحَكِيمُ ﴿٢٤﴾ |
7 |
De ki, O, Allah’tır, gerçek ilahtır ve birdir. (1)Allah Samed’dir. (2)Ne doğurmuş, ne de doğurulmuştur. (3)Ne de herhangi bir şey O’na denktir.(4) (3) |
قُلْ هُوَ اللَّهُ أَحَدٌ ﴿١﴾ اللَّهُ الصَّمَدُ ﴿٢﴾ لَمْ يَلِدْ وَلَمْ يُولَدْ ﴿٣﴾ وَلَمْ يَكُنْ لَهُ كُفُوًا أَحَدٌ ﴿٤﴾ ٣ |
8 |
De ki: Sabahın Rabbine sığınırım, (1)yarattığı şeylerin şerrinden. (2)Karanlığı çöktüğü zaman gecenin şerrinden(3) Düğümlere üfleyip büyü yapan büyücü kadınların şerrinden (4)ve haset ettiği zaman hasetçinin şerrinden.(5) (3) |
قُلْ أَعُوذُ بِرَبِّ الْفَلَقِ ﴿١﴾ مِنْ شَرِّ مَا خَلَقَ﴿٢﴾ وَمِنْ شَرِّ غَاسِقٍ إِذَا وَقَبَ ﴿٣﴾ وَمِنْ شَرِّ النَّفَّاثَاتِ فِي الْعُقَدِ ﴿٤﴾ وَمِنْ شَرِّ حَاسِدٍ إِذَا حَسَدَ ﴿٥﴾ ٣ |
9 |
De ki: İnsanların Rabbine, (1)insanların yegâne Hükümdarına, (2)insanların İlahına sığınırım. (3)O sinsi şeytanın şerrinden. (4)O ki, insanların kalplerine vesvese verir. O şeytan, (5)cinlerden de olur, insanlardan da.(6)(3) |
قُلْ أَعُوذُ بِرَبِّ النَّاسِ ﴿١﴾ مَلِكِ النَّاسِ ﴿٢﴾ إِلَهِ النَّاسِ ﴿٣﴾ مِنْ شَرِّ الْوَسْوَاسِ الْخَنَّاسِ ﴿٤﴾ الَّذِي يُوَسْوِسُ فِي صُدُورِ النَّاسِ ﴿٥﴾ مِنَ الْجِنَّةِ وَالنَّاسِ ﴿٦﴾٣ |
10 |
Haydi, siz akşama girerken, sabaha çıkarken Allah’ı takdîs ve tenzîh edin, namaz kılın!(17) Göklerde ve yerde hamd, güzel övgü O’na mahsustur. İkindi vaktinde de, öğleye girerken de, O’nu takdîs ve tenzîh edin, namaz kılın! (18)O, ölüden diriyi çıkarır, diriden ölüyü çıkarır ve ölmüş toprağa hayat verir. İşte siz de öldükten sonra böylece diriltileceksiniz. (19)﴾Rum Suresi 17-19﴿ |
فَسُبْحَانَ اللَّهِ حِينَ تُمْسُونَ وَحِينَ تُصْبِحُونَ ﴿١٧﴾ وَلَهُ الْحَمْدُ فِي السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ وَعَشِيًّا وَحِينَ تُظْهِرُونَ ﴿١٨﴾ يُخْرِجُ الْحَيَّ مِنَ الْمَيِّتِ وَيُخْرِجُ الْمَيِّتَ مِنَ الْحَيِّ وَيُحْيِي الْأَرْضَ بَعْدَ مَوْتِهَا وَكَذَلِكَ تُخْرَجُونَ ﴿١٩﴾ |
11 |
Allahım! Senin inayetinle sabahladık; Senin inayetinle akşamladık; Senin inayetinle yaşar, Senin izninle ölürüz. Dönüş de Sanadır. |
اَللَّهُمَّ بِكَ أَصْبَحْنَا وَبِكَ أَمْسَيْنَا وَبِكَ نَحْيَا وَبِكَ نَمُوتُ وَإِلَيْكَ النُّشُورُ |
12 |
Hamd, canımızı aldıktan sonra bizi tekrar dirilten Allah’a mahsustur. Dönüş de O’nadır. |
اَلْحَمْدُ لِلَّهِ الَّذِي أَحْيَانَا بَعْدَ مَا أَمَاتَنَا وَ إِلَيْهِ النُّشُورُ |
13 |
Allahım, Senden başka ilah yoktur. Senin şerîkin de bulunmaz. Allahım, Seni, yüce şanına yaraşmayacak her eksiklikten tenzîh ediyor, günahlarımı bağışlamanı ve rahmetini diliyorum. Allahım, ilmimi artır ve bahşettiğin hidayetten sonra kalbimi kaydırma. Yüce nezdinden bana rahmetini lutfet. Şüphesiz ki, Sen çok lütufkârsın. |
لاَ إِلٰهَ إِلاَّ أَنْتَ لاَ شَرِيكَ لَكَ، سُبْحَانَكَ اللَّهُمَّ أَسْتَغْفِرُكَ لِذَنْبِي وَأَسْأَلُكَ رَحْمَتَكَ، اَللَّهُمَّ زِدْنِي عِلْماً وَلاَ تُزِغْ قَلْبِي بَعْدَ إِذْ هَدَيْتَنِي وَهَبْ لِي مِنْ لَدُنْكَ رَحْمَةً إِنَّكَ أَنْتَ الْوَهَّابُ |
14 |
Allahım! Seyyidina Hazreti İbrahim ve ailesine salât ettiğin gibi, Efendimiz Hazreti Muhammed ve ailesine de salât et. Muhakkak ki Sen, her bakımdan hamde layık ve şanı yüce olansın. (10) |
اَللَّهُمَّ صَلِّ عَلٰى سَيِّدِنَا مُحَمَّدٍ وَعَلٰۤى اٰلِ سَيِّدِنَا مُحَمَّدٍ كَمَا صَلَّيْتَ عَلٰى سَيِّدِنَا إِبْرٰهِيمَ وَعَلٰۤى اٰلِ سَيِّدِنَا إِبْرٰهِيمَ إِنَّكَ حَمِيدٌ مَجِيدٌ ١٠ |
15 |
Allahım! Seyyidina Hazreti İbrahim ve ailesine bereket ihsan ettiğin gibi, Efendimiz Hazreti Muhammed ve ailesine de bereket ihsan et. Muhakkak ki Sen, her bakımdan hamde layık ve şanı yüce olansın.(10) |
اَللَّهُمَّ بَارِكْ عَلٰى سَيِّدِنَا مُحَمَّدٍ وَعَلٰۤى اٰلِ سَيِّدِنَا مُحَمَّدٍ كَمَا بَارَكْتَ عَلٰى سَيِّدِناَ إِبْرٰهِيمَ وَعَلٰۤى اٰلِ سَيِّدِناَ إِبْرٰهِيمَ إِنَّكَ حَمِيدٌ مَجِيدٌ ١٠ |
16 |
Allahım! Senden başka ilah olmadığına ve Hazreti Muhammed (aleyhissalâtü vesselam)’ın Senin kulun ve rasûlün olduğuna; Seni, hamele-i arşını, meleklerini ve bütün mahlûkâtını şâhit tutarak sabahladım. (3) |
اَللَّهُمَّ إِنِّي أَصْبَحْتُ أُشْهِدُكَ وَأُشْهِدُ حَمَلَةَ عَرْشِكَ، وَمَلاَئِكَتَكَ وَجَمِيعَ خَلْقِكَ، بأَنَّكَ أَنْتَ اللهُ الّذي لآ إِلَهَ إِلاَّ أَنْتَ وَأَنَّ مُحَمَّداً عَبْدُكَ وَرَسُولُكَ ٣ |
17 |
Lebbeyk ya Rab, fermanına uydum, divanına geldim. Her zaman gelmeye de âmâdeyim. Her türlü hayır ve güzellik Senin elindedir; Senden gelir ve yine Sana döner. |
لَبَّيْكَ اللَّهُمَّ لَبَّيْكَ، لَبَّيْكَ وَسَعْدَيْكَ وَالْخَيْرُ فِي يَدَيْكَ وَمِنْكَ وَإِلَيْكَ، |
18 |
Allahım! Bir söz söylemiş, bir yemin etmiş, bir nezirde bulunmuş yahut bir amel işlemiş olmayayım ki, Sen hepsini önceden dilemiş olmayasın. Neyi ki diledin, o olmuştur. Olmamasını dilediğin şey de olmamıştır. Gerçek güç ve kuvvet ancak Sana aittir. Şüphesiz Senin gücün her şeye yeter. |
اَللَّهُمَّ مَا قُلْتُ مِنْ قَوْلٍ أَوْ حَلَفْتُ مِنْ حَلِفٍ أَوْ نَذَرْتُ مِنْ نَذْرٍ أَوْ عَمِلْتُ مِنْ عَمَلٍ فَمَشِيئَتُكَ بَيْنَ يَدَيْ ذٰلِكَ كُلِّهِ، مَا شِئْتَ كَانَ وَمَا لَمْ تَشَأْ لَمْ يَكُنْ وَلاَ حَوْلَ وَلاَ قُوَّةَ إِلاَّ بِكَ إِنَّكَ عَلٰى كُلِّ شَيْءٍ قَدِيرٌ، |
19 |
Allahım, yaptığım her dua, Senin rahmetinle muamelede bulunduğun, ettiğim her lanet de Senin lanet ettiğin kimsenin üzerine olsun. Sen dünyada ve ahirette benim yüce dostum ve velimsin; beni müslüman olarak öldür ve salih kulların zümresine ilhak buyur. |
اَللَّهُمَّ مَا صَلَّيْتُ مِنْ صَلَاةٍ فَعَلٰى مَنْ صَلَّيْتَ وَمَا لَعَنْتُ مِنْ لَعْنٍ فَعَلٰى مَنْ لَعَنْتَ إِنَّكَ وَلِيِّي فِي الدُّنْيَا وَالْاٰخِرَةِ تَوَفَّنِي مُسْلِماً وَأَلْحِقْنِي بِالصَّالِحِينَ، |
20 |
Allahım! Senden, muzır bir şeye ve saptırıcı bir fitneye uğramaksızın, kazaya rıza, ölümden sonra rahat bir hayat, cemâline bakma lezzeti ve Sana kavuşma iştiyakı istiyor; zulmetmekten ya da zulme uğramaktan, düşmanlıkta bulunmaktan veya düşmanlığa maruz kalmaktan, hata işlemekten yahut bağışlanmayacak bir günaha girmekten Sana sığınıyorum. |
اَللَّهُمَّ إِنِّي أَسْأَلُكَ الرِّضَا بَعْدَ الْقَضٰى وَبَرْدَ الْعَيْشِ بَعْدَ الْمَوْتِ وَلَذَّةَ النَّظَرِ إِلٰى وَجْهِكَ وَشَوْقاً إِلٰى لِقَائِكَ مِنْ غَيْرِ ضَرَّاءَ مُضِرَّةٍ وَلاَ فِتْنَةٍ مُضِلَّةٍ وَأَعُوذُ بِكَ أَنْ أَظْلِمَ أَوْ أُظْلَمَ أَوْ أَعْتَدِيَ أَوْ يُعْتَدَى عَلَيَّ أَوْ أَكْسِبَ خَطِيئَةً أَوْ ذَنْباً لاَ يُغْفَرُ، |
21 |
Gökleri ve yeri yaratan, hem gayb hem de şehadet âlemlerini bilen, celâl ve ikram sahibi Allahım! Şu dünya hayatında Sana söz veriyor ve Seni sözüme şahit tutuyorum. Zaten Sen şahid olarak yetersin. Şehadet ederim ki, Senden başka ilah yoktur; birsin; ortağın bulunmaz; |
اَللَّهُمَّ فَاطِرَ السَّمٰوَاتِ وَالْأَرْضِ عَالِمَ الْغَيْبِ وَالشَّهَادَةِ ذَا الْجَلَالِ وَالْإِكْرَامِ فَإِنِّي أَعْهَدُ إِلَيْكَ فِي هٰذِهِ الْحَيَاةِ الدُّنْيَا وَأُشْهِدُكَ وَكَفٰى بِكَ شَهِيداً إِنِّي أَشْهَدُ أَنْ لاَ إِلٰهَ إِلاَّ أَنْتَ وَحْدَكَ لاَ شَرِيكَ لَكَ، |
22 |
Mülk Senindir, hamd Sana mahsustur ve Senin gücün her şeye yeter. Yine şehadet ederim ki, Hazreti Muhammed (sallallahü aleyhi vesellem) Senin kulun ve Rasûlündür. |
لَكَ الْمُلْكُ وَلَكَ الْحَمْدُ وَأَنْتَ عَلٰى كُلِّ شَيْءٍ قَدِيرٌ وَأَشْهَدُ أَنَّ مُحَمَّداً عَبْدُكَ وَرَسُولُكَ |
23 |
Vaadinin hak, Senin huzuruna çıkmanın da hak olduğuna, Kıyamet saatinin katiyen geleceğine ve Senin kabirdekileri dirilteceğine de şehadet ederim. |
وَأَشْهَدُ أَنَّ وَعْدَكَ حَقٌّ وَلِقَائَكَ حَقٌّ وَالسَّاعَةَ اٰتِيَةٌ لاَ رَيْبَ فِيهَا وَأَنَّكَ تَبْعَثُ مَنْ فِي الْقُبُورِ، |
24 |
Şayet beni nefsime bırakırsan, o zaman zaaf, kusur, günah ve hatalarla baş başa bırakmış olursun. Ben sadece Senin rahmetine itimat ediyorum. Ne olur, bütün günahlarımı bağışla; zira günahları ancak Sen bağışlarsın. Tevbemi kabul buyur, çünkü Sen, tevbe yollarını açan ve o tevbeleri kabul eden Tevvâb ü Rahîmsin. |
وَأَنَّكَ إِنْ تَكِلْنِي إِلٰى نَفْسِي تَكِلْنِي إِلٰى ضَعْفٍ وَعَوْزَةٍ وَذَنْبٍ وَخَطِيئَةٍ وَإِنِّي لاَ أَثِقُ إِلاَّ بِرَحْمَتِكَ فَاغْفِرْ لِي ذُنُوبِي كُلَّهَا إِنَّهُ لاَ يَغْفِرُ الذُّنُوبَ إِلاَّ أَنْتَ وَتُبْ عَلَيَّ إِنَّكَ أَنْتَ التَّوَّابُ الرَّحِيمُ |
25 |
Uykuyu ve uyanıklığı yaratan Cenab-ı Allah’a hamd olsun. Beni sağ-salim ve her uzvum yerli yerinde dirilten Allah’a hamd olsun. Şehadet ederim ki, Allah ölüleri de diriltir ve O, her şeye gücü yetendir. |
اَلْحَمْدُ لِلَّهِ الَّذِي خَلَقَ النَّوْمَ وَالْيَقَظَةَ، اَلْحَمْدُ لِلَّهِ الَّذِي بَعَثَنِي سَالِماً سَوِيّاً أَشْهَدُ أنَّ اللهَ يُحْيِي الْمَوْتٰى وَهُوَ عَلٰى كُلِّ شَيْءٍ قَدِيرٌ |
26 |
Biz de, bütün mülk de, Azîz ve Celîl olan Allah’a ait olarak sabahladık. Hamd Allah’a mahsustur; ululuk ve azamet yalnız Allah’ındır. Yaratma da, emir de, gece ve gündüz de, gece ile gündüzü mesken tutmuş her şey de yalnızca Allah’a aittir. |
أَصْبَحْنَا وَأَصْبَحَ الْمُلْكُ لِلَّهِ عَزَّ وَجَلَّ وَالْحَمْدُ لِلَّهِ وَالْكِبْرِيَاءُ وَالْعَظَمَةُ لِلَّهِ وَالْخَلْقُ وَالْأَمْرُ وَاللَّيْلُ وَالنَّهَارُ وَمَا يَسْكُنُ فِيهِمَا لِلَّهِ وَحْدَهُ، |
27 |
Allahım! İçinde bulunduğumuz şu günün evvelini sulh ü salah, ortasını felah, sonunu da her bakımdan muvaffakiyetli kıl. Senden dünyanın da, ahiretin de hayrını diliyorum, ey Merhametliler Merhametlisi! |
اَللَّهُمَّ اجْعَلْ أَوَّلَ هٰذَا النَّهَارِ صَلَاحاً وَأَوْسَطَهُ فَلاَحاً وَاٰخِرَهُ نَجَاحاً أَسْأَلُكَ خَيْرَ الدُّنْيَا وَالْاٰخِرَةِ يَا أَرْحَمَ الرَّاحِمِينَ |
28 |
Allahım! Her türlü gam ve hüzünden Sana sığınıyorum; acizlik ve tembellikten de Sana sığınıyorum; korkaklık ve cimrilikten de yine Sana sığınıyorum; borca mağlup olmaktan ve düşmanların kahrına uğramaktan da yine Sana sığınıyorum. (3) |
اَللَّهُمَّ إِنِّي أَعُوذُ بِكَ مِنَ الْهَمِّ وَالْحَزَنِ وَأَعُوذُ بِكَ مِنَ الْعَجْزِ وَالْكَسَلِ وَأَعُوذُ بِكَ مِنَ الْجُبْنِ وَالْبُخْلِ وَأَعُوذُ بِكَ مِنْ غَلَبَةِ الدَّيْنِ وَقَهْرِ الرِّجَالِ ٣ |
29 |
Biz de, bütün mülk de, Allah’a ait olarak sabahladık; O’nun ortağı yoktur. O’ndan başka ilah bulunmaz ve dönüş de yine O’nadır. |
أَصْبَحْنَا وَأَصْبَحَ الْمُلْكُ لِلَّهِ لاَ شَرِيكَ لَهُ لاَ إِلٰهَ إِلاَّ هُوَ وَإِلَيْهِ النُّشُورُ، |
30 |
Gökleri ve yeri yaratan, hem gayb hem de şehadet âlemini bilen, her şeyin Rabbi ve Sahibi olan Allahım! Şehadet ederim ki, Senden başka ilah yoktur. Nefsimin ve şeytanın şerrinden, onun her türlü tuzağından, günah işleyerek kendi nefsime zulmetmekten veya başka bir müslümana kötülük dokundurmaktan Sana sığınırım. (4) |
اَللَّهُمَّ فَاطِرَ السَّمٰوَاتِ وَالْأَرْضِ عَالِمَ الْغَيْبِ وَالشَّهَادَةِ رَبَّ كُلِّ شَيْءٍ وَمَلِيكَهُ أَشْهَدُ أَنْ لاَ إِلٰهَ إِلاَّ أَنْتَ أَعُوذُ بِكَ مِنْ شَرِّ نَفْسِي وَشَرِّ الشَّيْطَانِ وَشَرَكِهِ وَأَنْ أَقْتَرِفَ عَلٰى نَفْسِي سُوءًا أَوْ أَنْ أَجُرَّهُ عَلٰى مُسْلِمٍ ٤ |
31 |
Ya Hayy u ya Kayyûm! Rahmetin hürmetine Senden yardım dileniyorum; her halimi ıslah buyur ve göz açıp kapayıncaya kadar olsun beni kendime ve nefsime terk etme. |
يَا حَيُّ يَا قَـيُّومُ بِرَحْمَتِكَ أَسْتَغِيثُ أَصْلِحْ لِي شَأْنِي كُلَّهُ وَلاَ تَـكِلْن إِلٰى نَفْسِي طَرْفَةَ عَيْنٍ |
32 |
Allahım! Adı anılmaya en layık olan Sen, kullukta bulunulmaya en layık olan da yine Sensin. Sensin yardım istenilenlerin en çok yardım edeni, güç sahiplerinin en şefkatlisi, kapısında bir şeyler dilenilenlerin en cömerdi ve verenlerin eli en açık olanı. |
اَللَّهُمَّ أَنْتَ أَحَقُّ مَنْ ذُكِرَ وَأَحَقُّ مَنْ عُبِدَ وَأَنْصَرُ مَنِ ابْتُغِيَ وَأَرْأَفُ مَنْ مَلَكَ وَأَجْوَدُ مَنْ سُئِلَ وَأَوْسَعُ مَنْ أَعْطٰى، |
33 |
Sensin her şeyin, ortağı olmayan yegâne sahibi ve hâkimi. Sensin eşi ve benzeri olmayan biricik varlık. Senden başka ne varsa hepsi yok olmaya mahkûmdur. Sana, ancak Senin iznin ile itaat edilir ve Sen isyan edenleri mutlaka bilirsin. Sana itaat edilir, karşılığını verirsin. İsyan edilir, affedersin. |
أَنْتَ الْمَلِكُ لاَ شَرِيكَ لَكَ وَالْفَرْدُ لاَ نِدَّ لَكَ كُلُّ شَيْءٍ هَالِكٌ إِلاَّ وَجْهَكَ لَنْ تُطَاعَ إِلاَّ بِإِذْنِكَ وَلَنْ تُعْصٰـى إِلاَّ بِعِلْمِكَ تُطَاعُ فَتَشْكُرُ وَتُعْصٰى فَتَغْفِرُ، |
34 |
Her şeye en yakın şahit Sen, en yakın koruyucu da yine Sensin. Nefislerin önüne geçer ve perçemlerden yakalarsın. İnsanların yaptıklarını yazar ve ecellerini takdir edersin. Kalbler sırlarını Sana açar, dolayısıyla her gizli Sana ayandır. |
أَقْرَبُ شَهِيدٍ وَأَدْنٰى حَفِيظٍ، حُلْتَ دُونَ النُّفُوسِ وَأَخَذْتَ بِالنَّوَاصِي وَكَتَبْتَ الْاٰثَــارَ وَنَسَـخْتَ الْاٰجَالَ، اَلْقُلُوبُ لَكَ مُفْضِيَةٌ وَالسِّرُّ عِنْدَكَ عَلَانِيَةٌ، |
35 |
Helal, Senin helal kıldığın, haram da Senin haram buyurduğundur. Din, Senin teşri kıldığın; emir de Senin hükmettiğindir. Mahlûkat Senin varlığın; kul da Senin kulundur. Sen, Raûf ve Rahîm Allah’sın. |
اَلْحَلَالُ مَا أَحْلَلْتَ وَالْحَرَامُ مَا حَرَّمْتَ وَالدِّينُ مَا شَرَعْتَ وَالْأَمْرُ مَا قَضَيْتَ وَالْخَلْقُ خَلْقُكَ وَالْعَبْدُ عَبْدُكَ وَأَنْتَ اللهُ الرَّؤُفُ الرَّحِيمُ، |
36 |
Göklerin ve yerin kendisiyle parıldadığı yüzünün nuru hürmetine, Sana ait her bir hak hürmetine ve Senden isteyen kulların hürmetine beni şu günün sabahında ve akşamında affetmeni ve kudretinle Cehennem ateşinden korumanı diliyorum. |
أَسْأَلُكَ بِنُورِ وَجْهِكَ الَّذِي أَشْرَقَتْ لَهُ السَّمٰوَاتُ وَالْأَرْضُ وَبِكُلِّ حَقٍّ هُوَ لَكَ وَبِحَقِّ السَّائِلِينَ عَلَيْكَ أَنْ تُقِيلَنِي فِي هٰذِهِ الْغَدَاةِ وَفِي هٰذِهِ الْعَشِيَّةِ وَأَنْ تُجِيرَنِي مِنَ النَّارِ بِقُدْرَتِكَ |
37 |
Allah bana yeter. O’ndan başka ilah yoktur. Ona tevekkül ettim. O, Arş-ı Azîm’in Rabbidir.(7) |
حَسْبِيَ اللهُ لاَ إِلٰهَ إِلاَّ هُوَ عَلَيْهِ تَوَكَّلْتُ وَهُوَ رَبُّ الْعَـرْشِ الْعَـظِيـمِ ٧ |
38 |
Rabb olarak Allah’tan, Din olarak İslam’dan, Rasûl olarak da Hazreti Muhammed (sallallahü aleyhi vesellem)’den razı olduk. Rabb olarak Allah’tan, Din olarak İslam’dan, Nebî olarak da Hazreti Muhammed (sallallahü aleyhi vesellem)’den razı oldum. (3) |
رَضِينَا بِاللهِ رَبّاً وَبِالْإِسْـلاَمِ دِيناً وَبِمُحَمَّدٍ رَسُولاً، رَضِيتُ بِاللهِ رَبّاً وَبِالْإِسْــلَامِ دِيناً وَبِمُحَمَّدٍ نَبِيّاً ٣ |
39 |
Allahım, bu günün sabahında benim üzerimde ya da mahlûkatından herhangi biri üzerinde olan her bir nimet ancak Sendendir. Senin ortağın yoktur. Hamd Sana mahsus, şükür de yine Sana mahsustur. |
اَللَّهُمَّ مَا أَصْبَحَ بِي مِنْ نِعْمَةٍ أَوْ بِأَحَدٍ مِنْ خَلْقِكَ فَمِنْكَ وَحْدَكَ لاَ شَرِيكَ لَكَ فَلَكَ الْحَمْدُ وَلَكَ الشُّكْرُ |
40 |
Allahım, Senden sürpriz hayırlar diler ve beklenmedik şerlerden Sana sığınırım. |
اَللَّهُمَّ إِنِّي أَسْأَلُكَ مِنْ فَجْأَةِ الْخَيْرِ وَأَعُوذُ بِكَ مِنْ فَجْأَةِ الشَّرِّ |
41 |
Allahım, şu sabaha Senden gelen bir nimet ve afiyet ile ve günahlarım örtülmüş olarak çıktım. Dünyada ve ahirette üzerimdeki nimetini, afiyetini ve sıyanetini tamamlamanı diliyorum. |
اَللَّهُمَّ إِنِّي أَصْبَحْتُ مِنْكَ فِي نِعْمَةٍ وَعَافِيَةٍ وَسَتْرٍ فَأَتِمَّ نِعْمَتَكَ عَليَّ وَعَافِيَتَكَ وَسَتْرَكَ فِي الدُّنْيَا وَالْاٰخِرَةِ |
42 |
Rabbim Allah’tır, tevekkülüm de Allah’adır. O’ndan başka ilah yoktur. O’na tevekkül ettim. O, Arş-ı Azîm’in Rabbi’dir. Ululuk ve azamet sahibi Allah’tan başka bir ilah yoktur. |
رَبِّيَ اللهُ تَوَكَّلْتُ عَلَى اللهِ لاَ إِلٰهَ إِلاَّ هُوَ عَلَيْهِ تَوَكَّلْتُ وَهُوَ رَبُّ الْعَرْشِ الْعَظِيـمِ لاَ إِلٰهَ إِلاَّ اللهُ الْعَلِيُّ الْعَظِيمُ |
43 |
O, ne dilemişse olmuş, olmamasını dilediği hiçbir şey de olmamıştır. Biliyorum ki, Allah’ın gücü her şeye yeter ve Allah, ilmiyle her şeyi kuşatmıştır. |
مَا شاَءَ اللهُ كَانَ وَمَا لَمْ يَشَأْ لَمْ يَكُنْ أَعْلَمُ أَنَّ اللهَ عَلٰى كُلِّ شَيْءٍ قَدِيرٌ وَأَنَّ اللهَ قَدْ أَحَاطَ بِكُلِّ شَيْءٍ عِلْماً |
44 |
Allahım! Sen benim Rabbimsin; Senden başka bir ilah yok; ben yalnız Sana tevekkül ettim. Sen, Arş-ı Azîm’in Rabbisin. Allah, neyi dilediyse o olmuş, olmamasını dilediği de olmamıştır; güç ve kuvvet, ululuk ve azamet sahibi Allah’ındır. |
اَللَّهُمَّ أَنْتَ رَبِّي لاَ إِلٰهَ إِلاَّ أَنْتَ عَلَيْكَ تَوَكَّلْتُ وَأَنْتَ رَبُّ الْعَرْشِ الْعَظِيمِ، مَا شَاءَ اللهُ كَانَ وَمَا لَمْ يَشَأْ لَمْ يَكُنْ، لاَ حَوْلَ وَلاَ قُوَّةَ إِلاَّ بِاللهِ الْعَلِيِّ الْعَظِيمِ |
45 |
Allahım! Nefsimin ve perçeminden tuttuğun her canlının şerrinden Sana sığınırım. (Şüphesiz ki Rabbim, dosdoğru bir yol üzerindedir.) |
اَللَّهُمَّ إِنِّي أَعُوذُ بِكَ مِنْ شَرِّ نَفْسِي وَمِنْ شَرِّ كُلِّ دَابَّةٍ أَنْتَ اٰخِذٌ بِنَاصِيَتِهَا ﴿ إِنَّ رَبِّي عَلٰى صِرَاطٍ مُسْتَقِيمٍ ﴾ |
46 |
Biz de, bütün mülk de Allah’a ait olarak sabahladık. Hamd, Allah’a mahsustur. Başka ilah yoktur, ancak Allah vardır. O’nun ortağı yoktur; mülk de hamd de O’na aittir. O’nun her şeye gücü yeter. |
أَصْبَـحْنَا وَأَصْبَحَ الْمُلْكُ لِلَّهِ وَالْحَمْدُاَلْحَمْدُ لِلَّهِ وَلاَ إِلٰهَ إِلاَّ اللهُ وَحْدَهُ لاَ شَرِيكَ لَهُ، لهُ الْمُلْكُ وَلَهُ الْحَمْدُ وَهُوَ عَلٰى كُلِّ شَيْءٍ قَدِيرٌ |
47 |
Rabbim! Bu ve bundan sonraki günlerin hayrını Senden diler, bugünün ve daha sonraki günlerin şerrinden de Sana sığınırım. |
رَبِّ إِنِّي أَسْأَلُكَ خَيْرَ مَا فِي هٰذَا الْيَوْمِ وَخَيْرَ مَا بَعْدَهُ وَأَعُوذُ بِكَ مِنْ شَرِّ مَا فِي هٰذَا الْيَوْمِ وَشَرِّ مَا بَعْدَهُ |
48 |
Rabbim! Tembellikten ve ihtiyarlığın dertlerinden Sana sığınırım. |
رَبِّ أَعُوذُ بِكَ مِنَ الْكَسَلِ وَسُوءِ الْكِبَرِ |
49 |
Rabbim! Cehennem’deki ve kabirdeki azaptan Sana sığınırım. |
رَبِّ أَعُوذُ بِكَ مِنْ عَذَابٍ فِي النَّارِ وَعَذَابٍ فِي الْقَبْرِ |
50 |
Allahım, bedenlerimize afiyet ver. Allahım, kulaklarımıza afiyet ver. Allahım, gözlerimize afiyet ver. Allahım, bütün azalarımıza ve hastalıklarınıza ve zahir ve batın latife ve duygularımıza afiyet ver. Senden başka ilah yoktur. (3) |
اَللَّهُمَّ عَافِنَا فِي أَبْدَانِنَا، اللَّهُمَّ عَافِنَا فِي أَسْمَاعِنَا، اللَّهُمَّ عَافِنَا فِي أَبْصَارِنَا، اَللَّهُمَّ عَافِنَا فِي كُلِّ اَعْضَائِنَا وَجَوَارِحِنَا وَلَطَائِفِنَا وَحَوَاسِّنَا الظَّاهِرَةِ وَالبَاطِنَةِ لاَ إِلهَ إِلاَّ أَنْتَ٣ |
51 |
Allahım, Sana sığınırım küfürden ve fakirlikten. Allahım, Sana sığınırım kabir azabından. Senden başka ilah yoktur.(3) |
اَللَّهُمَّ إِنِّي أَعُوذُ بِكَ مِنَ الْكُفْرِ وَالْفَقْرِ، اَللَّهُمَّ إِنِّي أَعُوذُ بِكَ مِنْ عَذَابِ الْقَبْرِ لاَ إِلٰهَ إِلاَّ أَنْتَ ٣ |
52 |
Yüce Zat’ına mahsus hamd ile Allah’ı tesbîh ederim. Kuvvet sadece Allah’ındır. Allah ne dilediyse olmuş, olmamasını dilediği de olmamıştır. Biliyorum ki, Allah’ın gücü her şeye yeter ve Allah, sonsuz ilmiyle her şeyi kuşatmıştır. |
سُبْحَانَ اللهِ وَبِحَمْدِهِ لاَ قُوَّةَ إِلاَّ بِاللهِ مَا شَاءَ اللهُ كَانَ وَمَا لَمْ يَشَأْ لَمْ يَكُنْ أَعْلَمُ أَنَّ اللهَ عَلٰى كُلِّ شَيْءٍ قَدِيرٌ وَأَنَّ اللهُ قَدْ أَحَاطَ بِكُلِّ شَيْءٍ عِلْماً |
53 |
İslam fıtratı, ihlas/tevhid kelimesi ile Peygamberimiz Hazreti Muhammed (sallallahü aleyhi vesellem)’in dini üzerinde ve hiçbir zaman şirke düşmeden hep Hakk’a yönelen ve Müslüman olan atamız İbrahim (aleyhisselam)’ın milletinden olarak sabaha erdik. |
أَصْبَحْنَا عَلٰى فِطْرَةِ الْإِسْلَامِ وَكَلِمَةِ الْإِخْلَاصِ وَعَلٰى دِينِ نَبِيِّنَا مُحَمَّدٍ صَلَى اللهُ عَلِيهِ وَسَلَّمَ وَعَلٰى مِلَّةِ أَبِينَا إِبْرٰهِيمَ حَنِيفاً مُسْلِماً وَمَا كَانَ مِنَ الْمُشْرِكِينَ |
54 |
Allahım! Tembellikten, kocamaktan, ihtiyarlığın dertlerinden, dünyanın fitnesinden ve ahiret azabından Sana sığınıyorum. Allahım! Tembellikten, kocamaktan, ihtiyarlığın dertlerinden, dünyanın fitnesinden ve kabir azabından Sana sığınıyorum.Biz de, bütün mülk de, Âlemlerin Rabbi Allah’a ait olarak sabahladık. |
اَللَّهُمَّ إِنِّي أَعُوذُ بِكَ مِنَ الْكَسَلِ وَالْهَرَمِ وَسُوءِ الْكِبَرِ وَفِتْنَةِ الدُّنْيَا وَعَذَابِ الْاٰخِرَةِ،اَللَّهُمَّ إِنِّي أَعُوذُ بِكَ مِنَ الْكَسَلِ وَالْهَرَمِ وَسُوءِ الْكِبَرِ وَفِتْنَةِ الدُّنْيَا وَعَذَابِ الْقَبْرِ أَمْسَيْنَا وَأَمْسَى الْمُلْكُ لِلَّهِ رَبِّ الْعَالَمِينَ |
55 |
Allahım! Senden bugünün hayrını, fethini, yardımını, nurunu, bereket ve hidayetini istiyor, bugünde ve bundan sonraki günlerde olan ve olacakların şerrinden Sana sığınıyorum. |
اَللَّهُمَّ إِنِّي أَسْأَلُكَ خَيْرَ هٰذَا الْيَوْمِ فَتْحَهُ وَنَصْرَهُ وَنُورَهُ وَبَرَكَتَهُ وَهُدَاهُ وَأَعُوذُ بِكَ مِنْ شَرِّ مَا فِيهِ وَشَرِّ مَا بَعْدَهُ |
56 |
Allah’tan başka ilah yoktur. Büyük Allah’tır; başka ilah yoktur, sadece Allah vardır. Allah’tan başka ilah yoktur; O’nun ortağı bulunmaz. Allah’tan başka ilah yoktur. Hamd ve mülk O’na mahsustur. Allah’tan başka ilah yoktur; gerçek havl ve kuvvet ancak Allah’a aittir. |
لاَ إِلٰهَ إِلاَّ اللهُ وَاللهُ أَكْبَرُ لَا إِلٰهَ إِلاَّ اللهُ وَحْدَهُ لاَ إِلٰهَ إِلاَّ اللهُ لاَ شَرِيكَ لَهُ لاَ إِلٰهَ إِلاَّ اللهُ لَهُ الْمُلْكُ وَلَهُ الْحَمْدُ لاَ إِلٰهَ إِلاَّ اللهُ وَلاَ حَوْلَ وَلاَ قُوَّةَ إِلاَّ بِاللهِ |
57 |
Allahım! Dünyada ve ahirette Senden afiyet diliyorum. |
اَللَّهُمَّ إِنِّي أَسْأَلُكَ الْعَافِيَةَ فِي الدُّنْيَا وَالْاٰخِرَةِ |
58 |
Allahım! Dinimizde ve dünyamızda, ailemizde ve malımızda kadınıyla erkeğiyle kardeşlerimizin, arkadaşlarımızın ve dostlarımızın Senden afv u afiyetni dileniyorum. |
اَللَّهُمَّ إِنِّي أَسْأَلُكَ الْعَفْوَ وَالْعَافِيَةَ فِي دِينِنَا وَدُنْيَانَا وَأَهْلِنَا وَمَالِنَا إِخْوَانِنَا وَأَخَوَاتِينَا وَأَصْدِقَائِنَا وَصَدَاقِئِنَا وَأَحْبَابِنَا وَأَحِبَّائِنَا |
59 |
Allahım! Ayıplarımızı setret ve bizi korkularımızdan emin kıl. |
اَللَّهُمَّ اسْتُرْ عَوْرَاتِنَا وَاٰمِنْ رَوْعَاتِنَا |
60 |
Allahım! Önümden, arkamdan, sağımdan, solumdan ve üstümden gelecek tehlikelerden beni koru. Ayağımın altından ansızın derdest edilmekten de Senin azametine sığınıyorum. |
اَللَّهُمَّ احْفَظْنِي مِنْ بَيْنِ يَدَيَّ وَمِنْ خَلْفِي وَعَنْ يَمِينِي وَعَنْ شِمَالِي وَمِنْ فَوْقِي وَأَعُوذُ بِعَظَمَتِكَ أَنْ أُغْتَالَ مِنْ تَحْتِى |
61 |
Allah’ı her türlü noksandan tenzîh eder ve O’na hamd ederim. Şanı yüce Allah, her türlü eksiklikten münezzehtir. (10) Yarattıkları sayısınca, kendisinin hoşnut olduğunca, arşının ağırlığınca ve bitip tükenmeyen kelimeleri adedince. |
سُبْحَانَ اللهِ وَبِحَمْدِهِ سُبْحَانَ اللهِ الْعَظِيمِ ١٠عَدَدَ خَلْقِكَ وَرِضَا نَفْسِكَ وَزِنَةَ عَرْشِكَ وَمِدَادَ كَلِمَاتِكَ |
62 |
Allah bütün noksanlardan münezzehtir. Hamd Allah’a mahsustur. Allah’tan başka ilah yoktur. Büyük Allah’tır. (10) Yarattıkları sayısınca, kendisinin hoşnut olduğunca, arşının ağırlığınca ve bitip tükenmeyen kelimeleri adedince. |
سُبْحَانَ لِلَّهِ، اَلْحَمْدُ لِلهِ، لاَ إِلٰهَ إِلاَّ اللهُ، اَللهُ أَكْبَرُ ١٠ عَدَدَ خَلْقِكَ وَرِضَا نَفْسِكَ وَزِنَةَ عَرْشِكَ وَمِدَادَ كَلِمَاتِكَ |
63 |
Allahım! Senden, imanda sıhhat, güzel ahlakla bezenmiş iman, arkasından felah gelecek bir muvaffakiyet, katından rahmet ve afiyet ve nezdinden mağfiret ve rıza diliyorum. |
اَللَّهُمَّ إِنِّي أَسْأَلُكَ صِحَّةً فِي إِيمَانٍ وَإِيمَاناً فِي حُسْنِ خُلُقٍ وَنَجَاحاً يَتْبَعُهُ فَلاَحٌ وَرَحْمَةً مِنْكَ وَعَافِيَةً وَمَغْفِرَةً مِنْكَ وَرِضْوَاناً |
64 |
Allahım! İmanı bize sevdir ve onu kalblerimizde tezyin et. Küfür, fısk ve isyanı da bize çirkin göster ve bizi hep dosdoğru yolda yürüyenlerden eyle. |
اَللَّهُمَّ حَبِّبْ إِلَيْنَا الْإِيمَانَ وَزَيِّنْهُ فِي قُلُوبِنَا وَكَرِّهْ إِلَيْنَا الْكُفْرَ وَالْفُسُوقَ وَالْعِصْيَانَ وَاجْعَلْنَا مِنَ الرَّاشِدِينَ |
65 |
Allahım, Senden, Seninle itmi’nan bulmuş, Sana kavuşacağına inanan, kazana razı ve verdiğine kanaat eden bir nefis diliyorum. |
اَللَّهُمَّ إِنِّي أَسْأَلُكَ نَفْساً بِكَ مُطْمَئِنَّةً تُؤْمِنُ بِلِقَائِكَ وَتَرْضٰى بِقَضَائِكَ وَتَقْنَعُ بِعَطَائِكَ |
66 |
Allahım! Bilerek şirk koşmaktan Sana sığınıyor, bilemediklerimden dolayı da mağfiretini diliyorum. (3) |
اَللَّهُمَّ إِنِّي أَعُوذُ بِكَ مِنْ أَنْ أُشْرِكَ بِكَ شَيْئًا وَأَنَا أَعْلَمُ، وَأَسْتَغْفِرُكَ لِمَا لاَ أَعْلَمُ، ٣ |
67 |
Allahım! Her işte âkıbetimizi güzel eyle ve bizi dünyada rezil rüsvay olmaktan, ahirette de azaba uğramaktan muhafaza buyur. Allahım! Efendimiz Hazreti Muhammed (sallallahü aleyhi vesellem)’e, âl ü ashabına salât ü selam eyle ve o salevât hakkı için dualarımızı kabul buyur. Âmîn! Velhamdü lillahi Rabbilâlemîn. |
اللَّهُمَّ أحْسِنْ عَاقِبَتَنَا فِي الأُمُورِ كُلِّهَا، وَأجِرْنَا مِنْ خِزْيِ الدُّنْيَا وَعَذَابِ الآخِرَةِ، صَلَّى اللهُ عَلَى سَيِّدِنَا مُحَمَّدٍ وَ عَلَى آلِهِ وَ أَصْحَابِهِ أَجْمَعِينَ آمِينَ وَالْحَمْدُ للهِ رَبِّ الْعَالَمِينَ |