Sizin dua ikliminiz... Türkçe-Arapça binlerce dua
Manevi Hastalıklar - İyi Hasletler
No Manevi Hastalıklar - İyi Hasletler
No Manevi Hastalıklar - İyi Hasletler

1

Yüce Allah'dan korkmak, haramdan ve şüpheli şeylerden sakınmaktır. Böyle bir hale “Takva” denir. Bunun sahibine de “Müttakî” denilir. Müttakî olan bir zat, güvenilir ve itimat edilir bir insan demektir. Ondan hiç bir kimseye zarar gelmez. İslam önünde insanlar esasen birbirine eşittirler. Bunların seçkinliği ancak takva iledir. Kur'an-ı Kerîm'de buyurulmuştur: “Şüphe yok ki, Allah yanında en iyiniz, en çok müttakî olanınızdır.”

2

Güzel terbiye ve güzel huylarla vasıflanmaktır, utanılacak şeylerden insanı koruyan bir hal demektir. Edeb, insan için büyük bir şereftir. Edebin karşıtı İsaet‘dir ki, kötülük yapmak ve terbiyeye aykırı davranmak demektir. Edeb, insanın süsüdür. Edeb, insanı nefsin arzusuna uymaktan korur ve kurtarır. “İnsanın edebi, zehebinden (altınından) iyidir” denilmiştir.

3

Bağışlama, iyilik etme, bahşiş verme, hayır olarak yapılması uygun olan bir şeyi yapma demektir. İhsan, adaletin üstünde bir faziletdir. Bir ayet-i kerimede buyurulmuştur: “İhsan ediniz; şübhe yok ki, Allah ihsan edenleri sever.” Diğer bir ayet-i kerimede de buyurulmuştur: “Yüce Allah sana ihsan ettiği gibi, sen de ihsan et.”

4

Herhangi bir işi güzel bir niyetle ve saf bir kalb ile yapmak, işe başka bir şey karıştırmamaktır. Böyle bir hale, “Hulûs” da denir. Yapılan görevlerin değerleri ihlasa göre artar.

5

Her işte doğruluk üzere bulunmak, adaletten ve doğruluktan ayrılmayıp din ve akıl çerçevesi içinde yürümek demektir. Din ve dünya görevlerini olduğu gibi yapmaya çalışan bir müslüman, tam istikamet sahibi bir insandır. Böyle bir insan toplumun en önemli bir organı sayılır.

6

Üst amirin dince yasak olmayan emirlerini dinleyip ona göre yürümektir. Yüce Allah’ın buyruklarını dinleyip tutmak bir taattır. İnsanın mutluluğu da bu taata bağlıdır.

7

Güvenmek ve emniyet etmek, bir şeye kalben güvenip dayanmak demektir. Halkın güvenini kazanmak bir başarı eseridir. İktisadî ve içtimaî hayatın devamı itimadın varlığına bağlıdır. Onun için insan, güzel ve doğru hareketleriyle herkesin güvenini kazanmaya çalışmalıdır.

8

Her işte denge üzerinde bulunmaktır. Gereğinden fazla veya noksan harcama yapmaktan kaçınmaktır. İnsan iktisada uyma sayesinde rahat yaşar, hadis-i şerîfde buyurulmuştur: “İktisad üzere bulunan fakir olmaz.”

9

Uygun kimselerle güzel bir şekilde görüşüp konuşmak demektir. İnsanlar devamlı olarak yalnız başlarına yaşayamazlar. Birbirleri ile görüşmek zorundadırlar. Güzel bir ahlaka sahib olan kimse, herkesle güzel görüşür, onların sevgisini kazanır. Bu hale, “Ünsiyet” de denir.

10

Bir şeye güvenmek manasına geldiği gibi, insanda doğruluktan ileri gelen bir huy anlamına da gelir, insanların sırlarını ve mallarını güzelce saklamak da, bir emniyet halidir.

11

Adalet içinde hareket etmek ve gerçeği kabul etmektir. İnsaf, ciddî ve iyi huylu bir insanın alametidir.

12

Güleryüzlü olmak ve hoş bir hale sahib olmak demektir. Beşaşet, ruhtaki saflık ve neş’enin yüzde parıltısı demektir.

13

Terbiye etmek, edeb ve ahlak üzere yetiştirmek demektir.

14

Bir işte acele etmeyip düşünerek hareket etmektir. Böyle bir davranışa “Teüde” de denir. Vakti gelip çatan hayırlı bir iş için teenniye (yavaş davranmaya) gerek yoktur. Fakat henüz zamanı gelmeyen bir iş içinde acele etmek, pişmanlık doğuracağından doğru değildir.

15

Hürmete değer bir kimse hakkında, büyük sayıldığını gösterecek şekilde güzel bir davranışta bulunmak demektir.

16

Bir şeyi uğur saymak, bir olayı bir hayrın başlangıcı görmektir. Bu güzel bir zan işi olduğundan iyidir.

17

Düşünmek ve bir iş üzerinde fikri geliştirmek demektir. Yüce Allah’ın kudretine delalet eden varlıkları düşünmeye dalmak bir ibadettir. Birçok maddî ve manevî buluşlar ve yükselmeler hep tefekkür (düşünme) sayesinde olmuştur.

18

Kendini büyük görmemek, bulunduğu dereceden daha aşağı derecede saymaktır.

19

Allah’a güvenmek, kulluk görevini yaptıktan sonra başarıyı Allah’dan beklemek ve insan gücünün yetişemediği şeyleri Yüce Allah’a bırakıp ümitsizliğe ve keder içine düşmemektir.

20

Sözde durmak, verilen sözü yerine getirmek, bir işte, bir inançta veya bir düşüncede kararlı bulunmak demektir. “Sabit (kararlı) olanlar nabit (başarılı) olurlar” sözü meşhurdur. Sebat başarının bir şartıdır. Doğrusu hayırlı ve hakka bağlı olan işlerde sebat etmek bir fazilettir.

21

Cömert davranmak, insanlara ihtiyaçlarını bildirmelerine meydan vermeksizin ihsan ve ikramda bulunmaktır. Verilmesi uygun olan şeyleri, uygun yerlere kolayca vermek huyudur ki, buna sehavet de denir. Cûd ve seha (cömertlik), insana yaraşan iyi bir huydur.

22

Anlayışla yürümek, tedbirli davranmak ve sonucu bilinmeyen şeylere hemen atılmamaktır.

23

Güzel sanma veya bir şeyin iyiliği üzerinde inanç beslemedir.

24

Dili gereksiz sözlerden koruyup ihtiyaçtan fazla söz söylememek halidir ki, çok iyidir.

25

Yüce Allah’ın mübarek bir ismidir. Her doğru olan ve değişmeyen şeye de hak denir.

26

İlim ve amelin birleşmesinden meydana gelen yüksek bir sıfattır. Her şeyin aslını öğrenmek için edinilen bilgiye de hikmet denir. Adaba, ahlaka, öğütlere ait güzel sözlere ve fıkralara da hikmet denir. Hikmet sahibi olan insanda, zeka, ezberleme, güzel düşünme, kolaylıkla öğrenme, açık zihin, iyi anlayış ve kavramları hafızada tutma gibi duygular belirir. Bir ayet-i kerimede buyurulmuştur: “Kendisine hikmet verilen kimseye, muhakkak birçok hayır verilmiş olur.” Bir hadis-i şerif de şöyle: “Hikmet, mü’minin yitiğidir. Onu nerede bulursa alır.”

27

Şiddete sabredip tahammül etmek, öfke ateşini söndürmek ve nefsi heyecandan korumaktır. Yerinde yapılan böyle bir davranış büyük bir fazilettir.

28

Kutsal şeyleri ve milletin haklarını gözetmek, namus, şerefi ve fikirleri töhmetten korumak yolunda gösterilen çabaya hamiyet denir. Bu çok güzel bir haslettir.

29

Utanma, hicab, ar, namus manalarına gelir. Çirkin şeylerden nefsin darlanması, edebe aykırı bir işin meydana çıkmasından dolayı kalbin duygulanıp sıkıntı içinde kalması demektir. Bunun eseri hemen yüzde belirmeye başlar. Haya pek güzel bir huydur.

30

Tevazu göstermek, hakka boyun eğmek, korku ile sevgi karışımı olan saygılı bir tavır takınmak demektir.

31

İyilik demektir. Her helal olan mal ve yarar da bir hayırdır, Allah’ın ihsanıdır. Allah rızasını kazanmaya sebeb olan her güzel iş bir hayırdır. Geçerli olan asıl hayır da budur.

32

İki ve daha çok kimseler arasında meydana gelen samimi bir sevgi ve bağlılık demektir. Allah için olan dostluk devam eder. Dünya için olan dostluk da bir akan yıldız gibi parlayıp söner.

33

Dindarlık yapmak, dinin kutsal emirlerine uyarak gereği üzere hareket etmektir.

34

Anmak ve hatırlamak manasınadır. Yüce Allah’ın kutsal isimlerini anmak ve vacib olan bir görevdir, en yüksek bir zikirdir. Yüce Allah’ı zikretmek, ya büyüklüğünü düşünmekle olur ki, bundan yüceltme ve tazim meydana gelir. Ya da Allah’ın sonsuz kudretini düşünmekle olur. Bundan da korku ve hüzün doğar. Bir de nimetlerini anmakla olur ki, bundan şükür ve hamd meydana gelir. Yahut pek acaib ve üstün olan eserlerini düşünmekle olur. Bundan da uyanma ve ibret alma yüz gösterir.

35

Hoşnut olmak, uygunluk göstermek herhangi bir hükmü veya işi kalben hoş görüp kabul etmektir.

36

Yumuşaklık, yavaşlık, nezaket ve tatlılıkla iş yapmak, sonu güzel olan bir şeye güzelce boyun eğmek anlamındadır.

37

Çalışmak, bir maksadın elde edilmesi için gerekli gücü harcamaktır.

38

İnsanların kusurlarını örtmek, görmemezlikten gelmek, başkalarına açıklamamak demektir.

39

Yiğitlik, kahramanlık, kalb metinliği, gereğinde tehlikelere atılabilme özelliği demektir.

40

Korku ile karışık merhametten ileri gelen acıyıp esirgeme halidir. Başkalarının başına gelen veya gelmesi düşünülen fena bir hal karşısında kendisini gösterir.

41

Görülen, iyiliğe karşı, söz veya işle memnuniyet göstermek ve yapılan iyiliğin kıymetini bildirmektir. Görülen bir iyiliği överek anmak da bir şükürdür.

42

İstek, nefse uygun olan bir şeyi istemek, hayat hareketi için insanların birbirlerine karşı olan doğal meyilleri demektir. Dinde yasak olmayan bir şey hakkında kararınca bir şehvet ve meyil iyidir.

43

Acıya katlanmak, bedene uygun düşmeyen hallere telaş göstermeksizin karşı koymaktır.

44

Doğruluk, gerçeğe uygun olan doğru sözdür. Garaz lekesinden temizlenmiş ve her yönden halis olan bir dostluk da sadakatdır. Herhangi bir doğruluğa da sadakat denir. Doğruluğun karşıtı yalandır.

45

İyi hal, her hayrı kendinde toplayan faziletlerden ibaret yüksek bir vasıftır.

46

Akrabayı arayıp sormak, akrabanın kusurlarını bağışlamak muhtaçlarına yardım etmektir. Akraba ile görüşmek, sohbette bulunmak, kendilerine selam ve hediye göndermek sıla-i rahim sayılır. Yakın bulunan akrabayı, mümkün ise, bulundukları yerlere gidip ziyaret etmek, uzak akraba ile de mektuplaşmak gerekir.

47

Metin olmak, kutsal varlıkları korumak için insanın sahib olduğu kalb kuvveti demektir.

48

İncelik, kibarlık, ince zeka eseri hoş söz ve işler ile vasıflanma huyudur.

49

Hakka yönelmek, haksızlıktan kaçınmak, her hakkı sahibine vermeye çalışmaktır.

50

Bir işe kesinlikle niyet etmek, bir işi yapmaya kalbi bağlayarak yönelmektir.

51

Fazla sevgi ve ilgiden bir şey hakkında kalbin pek ziyade ilgi ve çekicilik kazanmasıdır. İnsanlar, maddeten veya manen güzel ve lezzetli buldukları şeylere karşı kalblerinde bir meyil duyarlar. Bu meyil ılımlı olursa “muhabbet”, pek kuvvetli olursa “aşk” adını alır. İnsanlar hoşlarına gitmeyen şeylere karşı da bir “nefret” duyarlar. Bu nefret ılımlı olunca “buğz”, pek kuvvetli olunca da “Makt (kin)” adı ile anılır. Mukaddesata karşı olan meyil bir aşk derecesinde bulunması pek sevimlidir. Fakat ölümlü varlıklara, geçici güzelliklere karşı aşk derecesinde olan meyil, kalbin gevşekliğinden, düşüncenin noksanlığından ileri geldiği için kötüdür. Mukaddesat hakkındaki aşka: “Gerçek aşk, Rahmanî aşk” denir.

52

Günahlardan kaçınma huyuna sahib olmak. Hak Teala’nın korkusu ile bütün çirkin şeylerden beri bulunmak demektir. Fena şeylerden uzakta kalmak da, Yüce Allah’ın bir koruması olduğundan bir ismet sayılır.

53

Namus, perhizkârlık, nefsi hayvanî sarkıntılıklardan engellemek huyudur.

54

Bağışlamak, suçtan geçmek, günahkar kimse hakkında layık olduğu azarlamayı bir lütuf olarak terk etmek anlamındadır. Safh da bir meseleden dolayı göz yummak, başa kakmamaktır ki, af ile beraber kullanılır.

55

Söz vermektir. Gözetilmesi gereken sözleşmeye de “ahd” denir. Ahdin (sözleşmenin) gereğine uymak vacibdir. Verilen sözü yerine getirmemek bir zulümdür. İnsanlar verdikleri sözde durmalıdırlar. Bundan sorumludurlar. Bir hadis-i şerifde şöyle buyurulmuştur: “Ahdin güzelliği (verilen sözün yerine getirilmesi) imandandır.”

56

Üstünlüğe, iyilik ve ihsana, ilim ve marifete “fazl” denir. İlim ve irfan bakımından olan yüksek dereceye ve ahlak görevlerine bağlanmak huyuna da “fazilet” denir.

57

Yiğitlik, nefis şerefi, iyilik ve cömertlik, dostların kusurlarını af ve bağışlama demektir.

58

Zihin uyanıklığı, bir şeyi çabukça anlayış kabiliyeti, bir insanın ahlak ve davranışını yüzünden anlamak halidir. Feraset iki türlüdür: Biri, bir çeşit ilham eseridir ki, sebebi bilinmeksizin meydana gelir. Diğeri kazanılan bir haldir ki, çeşitli huylara dair bilgi edinmek sebebiyle olur.

59

Herkesin gerçek yerini ve değerini bilip hakkında ona göre işlem yapmaktır.

60

Kısmete razı olmak, yemek ve içmek gibi şeylerde tutumlu olarak orta bir halde hareket etmektir.

61

Cömertlik, şeref, kıymetli şeyleri gönül hoşluğu ile vermek demektir.

62

İyilik ve güzelliktir. Yumuşaklıkla ve okşama ile muamele yapmaktır ki, insanlık nişanıdır.

63

Şaka ve hoş duygulu söz demektir.

64

Öğünme, böbürlenme, maddî ve manevî bazı vasıflardan dolayı öğünmek demektir. Takdir edilmeye değer yüksek şeylere sahib olmaktan dolayı övünmede bulunmak caizdir.

65

Sağlamlık, dayanıklık manasınadır. Deyim olarak: İnsanın fikrinde sabit olması, tutumunda kuvvetli ve inancında köklü bulunması demektir.

66

Övmek, irade ile yapılan güzel işlerden dolayı dil ile övme demektir.

67

Yüze gülmek, görünüşte dost olmak, insanlara karşı güzel davranışlarda bulunmak, başkalarının fikirlerine uyarcasına hareket etmek, sükun ve anlayış üzere durmaktır. Din esaslarına uygun olarak yapılan müdara iyidir, başarıya sebebdir. Bir hadis-i şerifde buyurulmuştur: “İnsanlara müdara etmek bir sadakadır.” Diğer bir hadis-i şerif de şöyle: “Ben farzlarla emrolunduğum gibi, insanlara müdara ile de emrolundum.”

68

Sevgi, dostluk ve lezzet duyulan bir şeye gönlün meyletmesi demektir.

69

Esirgemek, acımak, şefkat göstermek, çaresizlerin hallerine kalben acıyarak kendilerine yardımda bulunmak demektir. Merhamet, temiz ruhların bir süsüdür. Yalnız insanlara değil, hayvanlara da merhamet etmeli, acımalıdır. Bir hadis-i şerifde buyurulmuştur: “Yerde olanlara merhamet ediniz ki, gökte olanlar size merhamet etsin.”

70

Erkeklik, insanlığa uygun olan şeyi yapmak, güzel görünen şeyleri alıp yerilmeyi gerektiren hallerden kaçınmak demektir.

71

Danışma, bir işin hayırlı olup olmadığını anlamak için uygun görülen kimselerle görüşüp fikirlerini almak demektir.

72

İnsanların birbirine yardımda ve hizmette bulunmaları demektir. İnsanlar daima birbirlerinin yardımına muhtaçtırlar. İnsan, elinden gelen yardımı akrabasından ve dostlarından, din kardeşlerinden esirgememelidir.

73

İyilik etmek manasına gelir.

74

Şeref, iffet, edeb, haya, emniyet ve istikamet gibi faziletlerin tümünden ibaret olan pek kıymetli bir vasıftır. Şeriata ve kanuna da namus denir. Melek Cibril-i Emîn’e Namus-i Ekber denilmiştir.

75

İnsan samimi olmalı, dili kalbine, sözü de özüne uygun bulunmalıdır.

76

77

Söz vermektir. Söz verilen bir şey, bir kimsenin yapacağına dair söz verdiği iştir. İnsan gerek olmadıkça bir şey için söz vermemelidir. Söz verince de “İnşaallah” deyip onu yerine getirmelidir. Bir hadis-i şerifde şöyle buyurulmuştur: “Va’d (verilen söz) borçtur.” Onun için, verilen sözü yerine getirmek insanlık borcudur.

78

Verilen sözü yerine getirmek, borcu ödemek, din ve akla uygun olarak gereken şeyi yerine getirip altından çıkmak demektir. Bu pek şerefli bir görevdir.

79

Ağırbaşlı olmak, yapılacak işlerde tedbirli ve yavaş davranmaktır. Samimi olan vakar, insanın kıymetini yükseltir. Bunun işareti, insanlar arasında ve yalnızlıktan eşit bir hal üzere bulunmaktır.

80

Yüksek bir irade, kalbin bütün ruh kuvveti ile Yüce Allah’a ve kutsal amaçlara yönelmesi demektir.

81

Kolaylık, zenginlik, bir şeyin yapılması veya yapılmaması üzerinde kolaylık göstermek demektir.