Sizin dua ikliminiz... Türkçe-Arapça binlerce dua
Konu Gösterim
Esma-i Hüsna
No Anlamı Arapça Türkçe Ebced Esma
No Anlamı Arapça Türkçe Ebced Esma

1

Ey her türlü noksan sıfatlardan uzak, bütün güzel isimlerin,yüce ve ezelî sıfatların sahibi ve her şeyin gerçek mâbudu olan Allah’ım!

يا اَللهُ

Allah

66

اللَّهُ

2

Ey dünyada dost ve düşman ayırt etmeden bütün mahlûkatı rızıklandıran Rahmân!

يَا رَحْمٰنُ

Rahmân

298

الرَّحْمَنُ

3

Ey âhirette, itaatkâr kullarına hususî ihsan ve şefkatte bulunacak Rahîm!

يَا رَحِيمُ

Rahîm

258

الرَّحِيمُ

4

Ey her hükmünde adaletle muamele eden Mutlak Âdil!

يَا عَادِلُ

Âdil

الْعَادِلُ

5

Ey günahları silip süpüren, seyyiâtı hasenâta çeviren Afüvv!

يَا عَفُوُّ

Afüvv

162

الْعَفُوُّ

6

Ey varlığının sonu olmayan ebedî, Âhir!

يَا اَخِرُ

Âhir

801

الآخِرُ

7

Ey mahlûkları üzerinde kudretiyle yücelik sahibi olan Âlî!

يَا عَالِي

Âlî

الْعَالِي

8

Ey sınırsız ilmiyle bütün bilgileri, bilenleri ve bilinenleri kuşatan, olmuş-olacak, cüz’îküllî her şeyi bilen Alîm!

يَا عَلِيمُ

Alîm

150

الْعَلِيمُ

9

Ey sonsuz kuvvetin sahibi, kadri yüce, şanı yüksek, müteâl Aliyy!

يَا عَلِىُّ

Aliyy

120

الْعَلِىُّ

10

Ey olmuş-olacak, cüz’î-küllî her şeyi bilen Allâm!

يَا عَلاَّمُ

Allâm

الْعَلاَّمُ

11

Ey “ol!” emriyle kâinatta mutlak tasarruf sahibi olan ve kullarına, inanıp salih ameller işlemelerini emreden Âmir!

يَا اَمِرُ

Âmir

الْامِرُ

12

Ey günah ve zararlardan korunmak için sıyanetine iltica edenleri koruyup gözeten Âsım!

يَا عَاصِمُ

Âsım

الْعَاصِمُ

13

Ey merhamet ve şefkati çok olan Atûf!

يَا عَطُوفُ

Atûf

الْعَطُوفُ

14

Ey nefislerde ürperti ve haşyet hâsıl eden, celâlinde en büyük ve ulu olan Azîm!

يَا عَظِيمُ

Azîm

1020

الْعَظِيمُ

15

Ey reca duygusunu kullarının gönlüne armağan eden ve onların hüsn-ü zanla, rahmetinin engin tecellîlerini bekledikleri Azîmü’r-Recâ!

يَا عَظِيمَ الرَّجَا

Azîmü’r-Recâ

الْعَظِيمُ الرَّجَا

16

Ey şan ve şerefinde eşi, benzeri olmayan yegâne gâlip ve Azîz!

يَا عَزِيزُ

Azîz

94

الْعَزِيزُ

17

Ey diriliş erleri gönderen ve ölümden sonra dirilten Bâis!

يَا بَاعِثُ

Bâis

573

الْبَاعِثُ

18

Ey Kendisi için fenâ söz konusu olmayan, varlığı ebedî olan Bâkî!

يَا بَاقِي

Bâkî

الْبَاقِي

19

Ey örneği kendine ait, her şeyi kusursuz var ve inşâ eden Bâri’!

يَا بَارِئُ

Bâri’

204

الْبَارِئُ

20

Ey genişletilecekleri genişleten, ruhlara inşirah veren ve her şeyi bereketlendiren Bâsıt!

يَا بَاسِطُ

Bâsıt

72

الْبَاسِطُ

21

Ey her şeyi Zâtına mahsus basarla gören Basîr!

يَا بَصِيرُ

Basîr

الْبَصِيرُ

22

Ey Zâtı, hakikatiyle ihata edilmeyen Bâtın!

يَا بَاطِنُ

Bâtın

62

الْبَاطِنُ

23

Ey ulular ulusu Bâzih!

يَا بَاذِخُ

Bâzih

الْبَاذِخُ

24

Ey varlık âleminde eşibenzeri olmayan şeyler yaratan Bedî’!

يَا بَدِيعُ

Bedî’

الْبَدِيعُ

25

Ey âyât ve âsârıyla apaçık Bediyy!

يَا بَدِىُّ

Bediyy

الْبَدِئُ

26

Ey durumuna göre herkese iyilikte bulunan Berr!

يَا برُّ

Berr

402

الْبَرُّ

27

Ey salih kullarını ebedî saadet ve Kendi hoşnutluğu ile müjdeleyen Beşîr!

يَا بَشِيرُ

Beşîr

الْبَشِيرُ

28

Ey varlık ve birliğine en açık delil bizzat Kendisi olan ve daha nice deliller yaratan Burhân!

يَا بُرْهَانُ

Burhân

الْبُرْهَانُ

29

Ey dilediğine cebr ile iş yaptıran ve kullarının kırık döküklerini sarıp sarmalayan, işlerini düzeltip eksiklerini gideren Câbir!

يَا جَابِرُ

Câbir

الْجَابِرُ

30

Ey her şeyi yerli yerinde, başdöndüren bir sanatla yaratan Câil!

يَا جَاعِلُ

Câil

الْجَاعِلُ

31

Ey bütün kemâl sıfatlarını Zâtında cem’ eden, dağınık kalbleri bir araya getiren ve mahşer günü bütün mahlûkatı huzurunda toplayan Câmi’!

يَا جَامِعُ

Câmi’

114

الْجَامِعُ

32

Ey elin ulaşmadığı, gücün yetmediği hâkim-i mutlak Cebbâr!

يَا جَبَّارُ

Cebbâr

208

الْجَبَّارُ

33

Ey celâl ve azametiyle bütün nefislerde ürperti ve haşyet hâsıl eden Celîl!

يَا جَلِيلُ

Celîl

73

الْجَلِيلُ

34

Ey güzeller güzeli ve her güzelliğin kaynağı olan Cemîl!

يَا جَمِيلُ

Cemîl

الْجَمِيلُ

35

Ey Cömertler Cömerdi Cevad!

يَا جَوَادُ

Cevad

الْجَوَادُ

36

Ey sebebiyet verenlere göre zararları yaratan D(z)ârr!

يَا ضَارُّ

D(z)ârr

1201

الضَّارُّ

37

Ey bela, musibet ve şerleri defeden Dâfi’!

يَا دَافِعُ

Dâfi’

الدَّافِعُ

38

Ey kullarını değişik işaret ve yollarla hak ve hakikate çağıran Dâî!

يَا دَاعِى

Dâî

الدَّاعِى

39

Ey varlığı ezelî ve ebedî olan, her bir varlığın devamı Kendisinin devam ettirmesiyle mümkün olan Dâim!

يَا دَائِمُ

Dâim

الدَّائِمُ

40

Ey kullarının ihtiyaçlarını gidermeye ve onlara gelebilecek zararları uzaklaştırmaya kefîl olan Dâmin!

يَا ضَامِنُ

Dâmin

الضَّامِنُ

41

Ey varlık ve birliğine kâinatın bağrında sayısız işaret ve işaretçiler yerleştiren ve kullarını dosdoğru yola eriştiren Delîl!

يَا دَلِيلُ

Delîl

الدَّلِيلُ

42

Ey kullarını yaptıklarından dolayı hesaba çeken ve amellerinin karşılığını tastamam veren Deyyân!

يَا دَيَّانُ

Deyyân

الدَّالْنُ

43

Ey eşi, benzeri olmayan yegâne gâlip ve Eazz!

يَا اَعَزُّ

Eazz

الْ اَعَزُّ

44

Ey varlığının sonu olmayan Ebed!

يَا اَبَدُ

Ebed

الْ اَبَدُ

45

Ey durumuna göre herkese iyilikte bulunan Eberr!

يَا اَبَرُّ

Eberr

الْ اَبَرُّ

46

Ey nefislerde ürperti ve haşyet hâsıl eden Ecell!

يَا اَجَلُّ

Ecell

الْ اَجَلُّ

47

Ey ikincisi olmayan tek, Ehad!

يَا اَحَدُ

Ehad

13

الْاَحَدُ

48

Ey varlığı kendinden ve değişmeyen bir zât olan Ehakk!

يَا اَحَقُّ

Ehakk

الْ اَحَقُّ

49

Ey kibriya ve büyüklük sadece Yüce Zâtına mahsus olan Ekber!

يَا اَكْبَرُ

Ekber

الْ اَكْبَرُ

50

Ey değişik endişe ve kaygılarla Kendisine iltica edenlerin içine emniyet ve güven hisleri salan Emân!

يَا ذَا اْلاَمَانِ

Emân

الْاَمَانُ

51

Ey mutlak fazl ve şeref sahibi Emced!

يَا اَمْجَدُ

Emced

الْ اَمْجَدُ

52

Ey her vaadinde emîn olan ve kullarının gönüllerine güven ve emniyet hisleri salan Emîn!

يَا اَمِينُ

Emîn

الْ اَمِينُ

53

Ey maiyet ufkuna erenleri ünsünün tarif edilmez güzellikleriyle sarıp sarmalayan Enîs!

يَا اَنِيسُ

Enîs

الْ اَنِيسُ

54

Ey varlığının başlangıcı olmayan ezelî, Evvel!

يَا اَوَّلُ

Evvel

43

الْأَوَّلُ

55

Ey icraatıyla her an ayrı bir şe’nde bulunan, bütün fiillerin yegâne yaratıcısı Fâil!

يَا فَاعِلُ

Fâil

الْفَاعِلُ

56

Ey karanlıktan aydınlığı çıkaran ve çekirdek ve tohumları yarıp onları geliştiren Fâlık!

يَا فَالِقُ

Fâlık

الْفَالِقُ

57

Ey mükedder ve mahzun kullarına fereç ve mahreçler lutfeden Fâric!

يَا فَارِجُ

Fâric

الْفَارِجُ

58

Ey mevcûdâtı yoktan ve emsalsiz şekilde yaratan Fâtır!

يَا فَاطِرُ

Fâtır

الْفَاطِرُ

59

Ey mahlûkatına rızık ve rahmet kapılarını açan Fâtih!

يَا فَاتِحُ

Fâtih

الْفَاتِحُ

60

Ey Zâtında her türlü kemâlâtı câmi’ ve kullarına fazl u ihsanları çok olan Fâzıl!

يَا فَاضِلُ

Fâzıl

الْفَاضِلُ

61

Ey zâtında ve sıfatlarında şerîkten, eşi ve benzeri olmaktan münezzeh olan yegâne Zât, Ferd!

يَا فَرْدُ

Ferd

الْفَرْدُ

62

Ey hayır kapılarını açan ve gâileleri savan Fettâh!

يَا فَتَّاحُ

Fettâh

889

الْفَتَّاحُ

63

Ey her zaman dilediğini gerçekleştiren yegâne Gâlip!

يَا غَالِبُ

Gâlip

الْغَالِبُ

64

Ey evvelen ve bizzat Kendisini sevenlere kurbiyetini hissettiren Garîb!

يَا قَرِيبُ

Garîb

الْقَرِيبُ

65

Ey her türlü günah ve hataları yarlığayıp bağışlayan Ğaffâr!

يَا غَفَّارُ

Ğaffâr

1361

الْغَفَّارُ

66

Ey her türlü günah ve hataları yarlığayan Ğâfir!

يَا غَافِرُ

Ğâfir

الْغَافِرُ

67

Ey dilediği günahları bağışlayan Ğafûr!

يَا غَفُورُ

Ğafûr

1286

الْغَفُورُ

68

Ey kimseye muhtaç olmayan fakat başka her şey Kendisine muhtaç olan Ğaniyy!

يَا غَنِىُّ

Ğaniyy

1070

الْغَنِىُّ

69

Ey her türlü günah ve hataları yarlığayan Ğufran!

يَا غُفْرَانُ

Ğufran

الْغُفْرَانُ

70

Ey ömrünü kulluk çizgisinde sürdürenleri Zâtına mahsus muhabbetle seven Habîb!

يَا حَبِيبُ

Habîb

الحَبِيبُ

71

Ey herkesten ve her şeyden haberdar Habîr!

يَا خَبِيرُ

Habîr

الْخَبِيرُ

72

Ey hidâyeti yaratan ve dilediklerine hidâyeti ihsan eden Hâdî!

يَا هَادِى

Hâdî

الْهَادِى

73

Ey dünyada, ukbada istediğini alçaltan Hâfıd(z)!

يَا حَفِيظُ

Hâfıd(z)

1481

الْخَافِضُ

74

Ey fazl u ihsanlarda bulunan ve her şeyi bütün incelikleriyle bilen Hafiyy!

يَا خَفِىُّ

Hafiyy

الْخَفِىُّ

75

Ey koruyup kollayan, Kendisi ise hiçbir zaman hiçbir şeye muhtaç olmadığı gibi korunmaya da muhtaç olmayan Hâfiz!

٭يَا حَافِظُ

Hâfiz

998

الْحَفِيظُ

76

Ey dilediği gibi hüküm veren biricik hüküm sahibi Hakem!

يَا حَكَمُ

Hakem

الْحَكَمُ

77

Ey ezelî ilmiyle çizdiği kaderde her şeyi yerli yerinde, hikmetle vaz’eden Hakîm!

يَا حَكِيمُ

Hakîm

78

الْحَكِيمُ

78

Ey varlığı kendinden ve değişmeyen bir zât olan Hakk!

يَا حَقُّ

Hakk

208

الْحَقُّ

79

Ey Kendisinden başka bir yaratıcı olmayan yegâne Hâlık!

يَا خَالِقُ

Hâlık

731

الْخَالِقُ

80

Ey günah işleyenleri hemen cezalandırmayan ve onlara dönüp tevbe etme fırsatları veren Halîm!

يَا حَلِيمُ

Halîm

الْحَلِيمُ

81

Ey şan ve şerefiyle herkesin hamd ü senasının biricik mercii olan Hamîd!

يَا حَمِيدُ

Hamîd

62

الْحَمِيدُ

82

Ey kullarına rahmet ve şefkati nihayetsiz olan Hannân!

يَا حَنَّانُ

Hannân

الحَنَّانُ

83

Ey her şeye yeten ve herkesin hesabını en güzel ve en uygun şekilde görecek olan Hasîb!

يَا حَسِيبُ

Hasîb

80

الْحَسِيبُ

84

Ey ölüm Kendisine asla uğramayan ve uğramayacak olan, hayatı Kendinden, ebedî hayy olan Hayy!

يَا حَىُّ

Hayy

الْحَىُّ

85

Ey künhü nâkâbil-i idrâk olan Hû!

يَا هُوَ

الْهُوَ

86

Ey ibadetlerimizi sadece Kendisine yönelttiğimiz,ulûhiyet tahtının biricik sultanı İlahımız!

يَا اِلٰهَنَا

İlâh

الْ اِلٰهَنَا

87

Ey can alan, ruhları sıkan ve erzâkı kısan Kâbıd(z)!

يَا قَابِضُ

Kâbıd(z)

903

الْقَابِضُ

88

Ey kullarının dualarını, ihlasla işledikleri salih amellerini ve pişman bir gönülle yaptıkları tevbeleri kabul buyuran Kâbil!

يَا قَابِلُ

Kâbil

الْقَابِلُ

89

Ey yarattıklarının ihtiyaçlarını gideren ve hükmünü adalet ve hikmetine muvafık olarak her zaman kullarının maslahatları istikametinde vaz’eden Kâdî!

يَا قَاطِي

Kâdî

الْقَاطِي

90

Ey hiçbir şey mevcut değil iken Kendisi var olan, varlığı ezelî olan Kadîm!

يَا قَدِيمُ

Kadîm

الْقَدِيمُ

91

Ey her şeye gücü yettiği gibi dilediği lütfunu dilediğine ulaştırmaya da gücü yeten Kadîr!

يَا قَدِيرُ

Kadîr

314

الْقَادِرُ

92

Ey rahmet ve kudreti, kullarının ihtiyaçlarını karşılamada ve sıkıntılarını gidermede yeterli olan Kâfî!

يَا كَافِى

Kâfî

الْكَافِى

93

Ey yarattıklarının bütün ihtiyaçlarına kefîl olan Kâfil!

يَا كَافِلُ

Kâfil

الْكَافِلُ

94

Ey her şeyi Kendi iradesine râm eden Kahhâr!

يَا قَهَّارُ

Kahhâr

311

الْقَهَّارُ

95

Ey her şeyi Kendi iradesine râm eden Kâhir!

يَا قَاهِرُ

Kâhir

الْقَاهِرُ

96

Ey varlığı zaruri ve Kendinden olan ve bütün mevcûdat ayakta tutmasıyla ayakta duran Kâim!

يَاقَائِمُ

Kâim

الْقَائِمُ

97

Ey Zât, isim, sıfât ve fiillerinde kâmil ü mükemmel olan Kâmil!

يَا كَامِلُ

Kâmil

الْكَامِلُ

98

Ey kalbler ve gönüller sadece yakınlığıyla huzur ve sürur bulan Karîb!

يَا قَرِيبُ

Karîb

الْقَرِيبُ

99

Ey nimetlerini her varlığın ihtiyacına göre sonsuz adalet ve hikmetle taksim buyuran Kâsim!

يَا قَاسِمُ

Kâsim

الْقَاسِمُ

100

Ey kullarının üzerindeki bela ve musibetleri kaldıran Kâşif!

يَا كَاشِفُ

Kâşif

الْكَاشِفُ

101

Ey dilediğini dilediği gibi icrâ eden, gerçek güç ve kuvvetin yegâne sahibi Kaviyy!

يَا قَوِىُّ

Kaviyy

126

الْقَوِىُّ

102

Ey Kendi Kendine kâim olan Kayyûm!

يَا قَيُّومُ

Kayyûm

الْقَيُّومُ

103

Ey idrakin ihata edemeyeceği, ululardan ulu Kebîr!

يَا كَبِيرُ

Kebîr

232

الْكَبِيرُ

104

Ey bütün varlıkların Yüce Zâtına güvenip dayandıkları, onların ihtiyaçlarını tastamam ve vakti vaktine yetiştiren Kefîl!

يَا كَفِيلُ

Kefîl

الكَفِيلُ

105

Ey kalbleriyle, Yüce Zâtının cömertliği etrafında pervaz edip O’na sığınma yollarını araştıran ve O’nun ihsanlarını uman kullarına hep keremiyle karşılık veren Kerîm!

يَا كَرِيمُ

Kerîm

270

الْكَرِيمُ

106

Ey Zâtında mukaddes ve münezzeh, fiillerinde mutahhir ve munazzif Kuddûs!

يَا قُدُّوسُ

Kuddûs

174

الْقُدُّوسُ

107

Ey en ince noktalarına kadar her şeyi görüp bildiği hâlde Kendisi bir Mevcûd-u Meçhûl olan, veraların verasında bulunan Latîf!

يَا لَطِيفُ

Latîf

للَّطِيفُ

108

Ey kullarının en büyük payeyi Kendisine ibadet ü tâatta buldukları biricik Ma’bûd!

يَا مَعْبُودُ

Ma’bûd

الْمَعْبُودُ

109

Ey ehl-i irfan olan âriflerin çok iyi bilip tanıdığı Ma’rûf!

يَا مَعْرُوفُ

Ma’rûf

الْمَعْروُفُ

110

Ey mutlak fazl ve şeref sahibi Mâcid!

يَا مَاجِدُ

Mâcid

الْمَاجِدُ

111

Ey sevgisi her şeyin başı, bütün sevgilerin en saf, en duru kaynağı ve Yüce Zâtı bizzat sevilmeye layık olan yegâne Mahbûb!

يَا مَحْبُوبُ

Mahbûb

الْمَحْبُوبُ

112

Ey herkesin hamd ü senasının biricik mercii Mahmûd!

يَا مَحْمُودُ

Mahmûd

الْمَحْمُودُ

113

Ey sadece Kendisine teveccüh ve Kendisini talep bizzat bir anlam ifade eden biricik Maksûd!

يَا مَقْسُودُ

Maksûd

الْمَقْسُودُ

114

Ey bütün mülk Kendisine ait olan Mâlik!

يَا مَالِكُ

Mâlik

الْمَالِكُ

115

Ey mülkün tek sahibi olan Mâlikü’l-mülk!

يَا الْمَالِكُ الْمُلْكِ

Mâlikü’l-Mülk

212

الْمَالِكُ الْمُلْكِ

116

Ey kullarının yegâne sığınağı ve onlara gelecek zararları men eden Mâni’!

يَا مَانِعُ

Mâni’

161

الْمَانِعُ

117

Ey marifet ehli kullarının Kendisinden yine sadece Kendisini istedikleri biricik Matlûb!

يَا مَطْلُوبُ

Matlûb

الْمَطْلُوبُ

118

Ey azametinde zâtî şan ve şeref sahibi Mecîd!

يَا مَجِيدُ

Mecîd

57

الْمَجِيدُ

119

Ey şanı yüce ve dilediğini gerçekleştirmeye muktedir olan Mekîn!

يَا مَكِينُ

Mekîn

الْمَكِينُ

120

Ey mülkü olan her şey ve herkes üzerindeki tasarrufu zeval bulmadan ebede kadar sürecek Melik!

يَا مَلِيكُ

Melîk

90

الْمَلِكُ

121

Ey sonsuz hazineleri her zaman dolu olan ve o hazinelerden kullarına sayısız lütuflarda bulunan ezel ve ebed sultanı Meliyy!

يَا مَلِىُّ

Meliyy

الْمَلِىُّ

122

Ey kullarının yegâne sığınağı ve onlara gelecek zararları men eden Menî’!

يَا مَنِيعُ

Menî’

الْمَانِعُ

123

Ey mahlûkatına sayılması imkânsız nimetler ihsan eden Mennân!

يَا مَنَّانُ

Mennân

الْمَنَّانُ

124

Ey iradelerini Hakk’ın muradına bağlamayı başarabilmiş bahtiyar kulların tek istekleri olan Merğûb!

يَا مَرْغُوبُ

Merğûb

الْمَرْغُوبُ

125

Ey şükredenlerin şükürleri sadece Kendisine râcî olan Meşkûr!

يَا مَشْكُورُ

Meşkûr

الْمَشْكُورُ

126

Ey kudret-i kâhire sahibi Metîn!

يَا مَتِينُ

Metîn

500

الْمَتِينُ

127

Ey yalnız Kendisini talep eden hak yolcularının kalblerine varlığını her zaman duyuran Mevcûd!

يَا مَوْجُودُ

Mevcûd

الْمَوْجُودُ

128

Ey ey misli ve benzeri bulunmayan Mevcûd-u Mutlak!

يَا مَوْجُودُ الْمُطْلَقُ

Mevcûd-u Mutlak

الْمَوْجُودُ الْمُطْلَقُ

129

Ey dostluğu hem çok yüce hem de çok güzel olan Mevlâ!

يَا مَوْلٰينَا

Mevlâ

الْمَوْلَى

130

Ey Kendisinin biricik tasarruf sahibi olduğunu kavlî, fiilî ve hâlî ikrarlarıyla dile getiren ehl-i tevhîdin, vasıflarıyla pek iyi bilip tanıdığı Mevsûf!

يَا مَوْصُوفُ

Mevsûf

الْمَوْصُوفُ

131

Ey bütün varlık Yüce Zâtını zikreden ve zikri ruhlara itmi’nan veren gönüller sultanı Mezkûr!

يَا مَزْكُورُ

Mezkûr

الْمَزْكُورُ

132

Ey hikmeti muktezasınca, dilediğine dilediğini veren Mu’tî!

يَا مُعْطِي

Mu’tî

الْمُعْطِي

133

Ey varlıklara lâzım olan her şeyi veren Mu’tî!

يَا مُعْطِى

Mu’tî

الْمُعْطِى

134

Ey kullarına, nimetlerin en büyüklerinden olan sıhhat ve âfiyet lutfeden Muâfî!

يَا مُعَافِى

Muâfî

الْمُعَافِي

135

Ey istediğini geriye bırakan Muahhir!

يَا مُؤَخِّرُ

Muahhir

1441

الْمُؤَخِّرُ

136

Ey açık-kapalı her şeyi görüp kontrol eden, hepsini kayda geçiren Muakkib!

يَا مُعَقِّبُ

Muakkib

الْمُعَقِّبُ

137

Ey inayetiyle mahlûkatının yardımına koşan Muavvin!

يَا مُعَوِّنُ

Muavvin

الْمُعَوِّنُ

138

Ey Zâtının yüceliğini beyan ve icraat-ı sübhaniyesiyle ilan eden ve dilediğini dilediği kadar yücelten Muazzım!

يَا مُعَظِّمُ

Muazzım

الْمُعَظِّمُ

139

Ey kullarına ihsanlar bahşeden ve istediğini fazl u ihsanlarıyla başkalarından üstün kılan Mufaddil!

يَا مُفَصِّلُ

Mufaddil

الْمُفَضِّلُ

140

Ey sayısız delil ve işaretler sergileyerek hak ile bâtılın arasını tastamam ayıran Mufassıl!

يَا مُفَصِّلُ

Mufassıl

الْمُفَصِّلُ

141

Ey destek talep edenleri hiçbir zaman desteksiz bırakmayan Muğîs!

يَا مُغِيثُ

Muğîs

الْمُغِيثُ

142

Ey zenginlik bahşeden ve gönülleri zengin kılan Muğnî!

يَا مُغْنِى

Muğnî

1100

الْمُغْنِى

143

Ey mevcûdâtı ve kullarının kalblerini hâlden hâle sokarak esmâ-i hünsasının nakışlarını sergileyen Muhavvil!

يَا مُحَوِّلُ

Muhavvil

الْمُحَوِّلُ

144

Ey her şeyi ilim ve kudretiyle ihata eden Muhît!

يَا مُحِيطُ

Muhît

الْمُحِيطُ

145

Ey her işi ve davranışı sayıp dökecek olan Muhsî!

يَا مُحْصِي

Muhsî

الْمُحْصِى

146

Ey her icraatını en güzel, en mükemmel şekilde gerçekleştiren ve kullarına sayısız ihsanlarda bulunan Muhsin!

يَا مُحْسِنُ

Muhsin

الْمُحْسِنُ

147

Ey maddî-manevî hayat veren Muhyî!

يَا مُحْيِى

Muhyî

الْمُحْيِى

148

Ey hayattan sonra ölümü, ölümden sonra da hayatı geri veren Muîd!

يَا مُعِيدُ

Muîd

124

الْمُعِيدُ

149

Ey bütün mevcûdâtın biricik yardımcısı olan ve dilediklerine sürpriz yardım ve iânelerde bulunan Muîn!

يَا مُعِينُ

Muîn

الْمُعِينُ

150

Ey dilediğini azîz kılan ve şereflendiren Muizz!

يَا مُعِزُّ

Muizz

124

الْمُعِزُّ

151

Ey istediğini öne çıkaran Mukaddim!

يَا مُقَدِّمُ

Mukaddim

188

الْمُقَدِّمُ

152

Ey her şeyin kaderini ezeli ilmiyle belirleyen ve onu en hassas ölçülerle varlık sahasına çıkaran Mukaddir!

يَا مُقَدِّرُ

Mukaddir

الْمُقَدِّرُ

153

Ey esmâ-i hünsasının cilvelerini göstermek üzere değişik şeyleri hâlden hâle sokan Mukallib!

يَا مُقَلِّبُ

Mukallib

الْمُقَلِّبُ

154

Ey davranışlarını tâat eksenli götüren müminleri yakınlığıyla sevindiren Mukarrib!

يَا مُقَرِّبُ

Mukarrib

الْمُقَرِّبُ

155

Ey kullarının hata ve günahlarını görmezden gelip onları bağışlayan Mukîl!

يَا مُقِيلُ

Mukîl

الْمُقِيلُ

156

Ey mülkü olan bütün kâinattaki tasarruf ve idaresi her an kesintisiz devam eden Mukîm!

يَا مُقِيمُ

Mukîm

الْمُقِيمُ

157

Ey gıda veren, bakıp koruyan Mukît!

يَا مُقِيتُ

Mukît

550

الْمُقِيتُ

158

Ey her hükmünde âdil olan Muksit!

يَا مُقْسِطُ

Muksit

209

الْمُقْسِطُ

159

Ey mutlak iktidar sahibi Muktedir!

يَا مُقْتَدِرُ

Muktedir

744

الْمُقْتَدِرُ

160

Ey kullarını dünya ve âhiretin güzelliklerine teşvik ve terğîb eden Murağğib!

يَا مُرَغِّبُ

Murağğib

الْمُرَغِّبُ

161

Ey kullarını razı ve hoşnut eden Murdî!

يَا مُرْضِى

Murdî

الْمُرْضِى

162

Ey her bir yarattığına en layık sûreti veren Musavvir!

يَا مُصَوِّرُ

Musavvir

342

الْمُصَوِّرُ

163

Ey itaatkar kulları için rahmet dairesini genişlettiği gibi dilediği şeyleri dilediği kadar genişleten Mûsi’!

يَا مُوسِعُ

Mûsi’

148

الْمُوسِعُ

164

Ey maddî ve manevî kirleri temizleyip arındıran Mutahhir!

يَا مُطَهِّرُ

Mutahhir

الْمُطَهِّرُ

165

Ey Kendi rubûbiyetinin şahidi olan ve herkese güven vaadeden Mü’min!

يَا مُؤْمِنُ

Mü’min

131

الْمُؤْمِنُ

166

Ey her şeyi ilk yaratan Mübdi’!

يَا مُبْدِىُٔ

Mübdi’

47

الْمُبْدِئُ

167

Ey seyyiâtı hasenâta tebdîl eden ve varlık âleminde yaptığı değişikliklerle sayısız esmasının cilvelerini gösteren Mübeddil!

يَا مُبَدِّلُ

Mübeddil

الْمُبَدِّلُ

168

Ey itaatkâr kullarını ebedî saadet ve hoşnutluğu ile müjdeleyen Mübeşşir!

يَا مُبَشِّرُ

Mübeşşir

الْمُبَشِّرُ

169

Ey şuur sahibi kullarına her şeyin doğrusunu en doğru şekilde açıklayıp beyan eden Mübeyyin!

يَا مُبَيِّنُ

Mübeyyin

الْمُبَيِّنُ

170

Ey kâinatta ve indirdiği semâvî kitaplarda varlık ve birliğinin delillerini apaçık beyan eden Mübîn!

يَا مُبِينُ

Mübîn

الْمُبِينُ

171

Ey cemâliyle, göz ve gönüllere kâinatın çehresinde sayısız güzellikler sunan Mücemmil!

يَا مُجَمِّلُ

Mücemmil

الْمُجَمِّلُ

172

Ey lisan-ı hâl ve kâl ile yapılan yalvarış ve yakarışlara en güzel şekilde icabet eden Mücîb!

يَا مُجِيبُ

Mücîb

55

الْمُجِيبُ

173

Ey affıyla imdat eden ve himaye buyuran Mücir!

يَا مُجِيرُ

Mücîr

الْمُجِيرُ

174

Ey bütün varlık âlemini tastamam bir âhenk içinde tedbîr u idare eden Müdebbir!

يَا مُدَبِّرُ

Müdebbir

الْمُدَبِّرُ

175

Ey zorlukları kolay, belaları hafif hâle getiren Mühevvin!

يَا مُهَوِّنُ

Mühevvin

الْمُهَوِّنُ

176

Ey herkesi ve her şeyi her an görüp gözeten Müheymin!

يَا مُهَيْمِنُ

Müheymin

145

الْمُهَيْمِنُ

177

Ey her varlığı istidadının kemâl noktasına, dilediğinde de varlığın kendisini aşan istidatlara ulaştıran Mükemmil!

يَا مُكَمِّلُ

Mükemmil

الْمُكَمِّلُ

178

Ey bütün mükevvenâtı yaratıp yed-i kudretinde tutan ve idare eden Mükevvin!

يَا مُكَوِّنُ

Mükevvin

الْمُكَوِّنُ

179

Ey sonsuz hazinelerindeki nimetleri bol bol ikram eden Mükrim!

يَا مُكْرِمُ

Mükrim

الْمُكْرِمُ

180

Ey yarattıklarına kendileri için lüzumlu bilgileri ta’lim ve telkin buyuran Mülakkin!

يَا مُلَقِّنُ

Mülakkin

الْمُلَقِّنُ

181

Ey varlığı çeşit çeşit, renk renk, desen desen yaratan ve basiretli nazarlara arz eden Mülevvin!

يَا مُلَوِّنُ

Mülevvin

الْمُلَوِّنُ

182

Ey verdiği hayatı alıp öldüren Mümît!

يَا مُمِيتُ

Mümît

الْمُمِيتُ

183

Ey sonsuz cömertlik sahibi ve nimet verici Mün’im!

يَا مُنْعِمُ

Mün’im

الْمُنْعِمُ

184

Ey her bir varlığa ihtiyacı olan nimeti, ihtiyacı olan vakitte yetiştiren Müna’im!

يَا مُنَعِّمُ

Müna’im

الْمُنَعِّمُ

185

Ey kullarını her türlü bela ve musibetlerden kurtarıp sahil-i selâmete çıkaran Müncî!

يَا مُنْجِى

Müncî

الْمُنْجِى

186

Ey yarattıklarını ayrı ayrı nevâle ve ihsanlara nâil kılan Münevvil!

يَا مُنَوِّلُ

Münevvil

الْمُنَوِّلُ

187

Ey sonsuz nuruyla bütün mevcûdâtı ve kullarının kalblerini nurlandıran Münevvir!

يَا مُنَوِّرُ

Münevvir

الْمُنَوِّرُ

188

Ey yüce katından melekler, kitaplar indiren; itaat edenlere rahmet, isyankârlara da bela ve musibet yağdıran Münezzil!

يَا مُنَزِّلُ

Münezzil

الْمُنَزِّلُ

189

Ey nuruyla kâinatın çehresini nurlandırdığı gibi Kendisine teveccüh eden samimi gönülleri de nurlandıran Münîr!

يَا مُنِيرُ

Münîr

الْمُنِيرُ

190

Ey suçluları tecziye eden Müntakim!

يَا مُنْتَقِمُ

Müntakim

630

الْمُنْتَقِمُ

191

Ey kullarını isyandan sakındırmak için azabıyla korkutan Münzir!

يَا مُنْذِرُ

Münzir

الْمُنْذِرُ

192

Ey bütün mevcûdâtı bir nizam ve intizam içerisinde tertibe koyan Mürettib!

يَا مُرَتِّبُ

Mürettib

الْمُرَتِّبُ

193

Ey doğruyu arayanları en doğru noktaya ulaştıran Mürşid!

يَا مُرْشِدُ

Mürşid

الْمُرْشِدُ

194

Ey kerem, lütuf ve ihsan sadece Kendinden beklenen Mürtecâ!

يَا مُرْتَجَا

Mürtecâ

الْمُرْتَجَا

195

Ey bütün sebepleri ve neticelerini yaratan Müsebbib!

يَا مُسَبِّبُ

Müsebbib

الْمُسَبِّبُ

196

Ey tecellî eyleyince her işi âsân eden, zorlukları kolaylığa çeviren Müsehhil!

يَا مُسَهِّلُ

Müsehhil

الْمُسَهِّلُ

197

Ey herkesin yardımı sadece Kendisinden dilediği Müsteân!

يَا مُسْتَعَانُ

Müsteân

الْمُسْتَعَانُ

198

Ey her türlü noksanlıktan müberrâ bir ulu, Müteâl!

يَا مُتَعَالُ

Müteâl

551

الْمُتَعَالُ

199

Ey ululuk ve azamet, yücelerden yüce Zâtının lazımı olan Mütekebbir!

يَا مُتَكَبِّرُ

Mütekebbir

664

الْمُتَكَبِّرُ

200

Ey herkese yürümek istediği yolun önünü açan ve zorlukları kolay hâle getiren Müyessir!

يَا مُيَسِّرُ

Müyessir

الْمُيَسِّرُ

201

Ey insanlara hak ve bâtılı gösterip onları eğri yolun encamından sakındıran Müzekkir!

يَا مُذَكِّرُ

Müzekkir

الْمُذَكِّرُ

202

Ey sonsuz kudretiyle her varlığı hükmüne râm eden ve müstahak olanları zillete maruz bırakan Müzellil!

يَا مُذَلِّلُ

Müzellil

الْمُذَلِّلُ

203

Ey varlık âlemini en güzel şekilde zinetlendirdiği gibi sevdiği kullarının gönül dünyalarını da zinetlendiren Müzeyyin!

يَا مُزَيِّنُ

Müzeyyin

الْمُزَيِّنُ

204

Ey izhar eden, açığa çıkaran gösteren ve gösterici Müzhir!

يَا مُظْهِرُ

Müzhir

الْمُظْهِرُ

205

Ey istediğini zelîl ve rüsvay hâle getiren Müzill!

يَا مُذِلُّ

Müzill

800

الْمُذِلُّ

206

Ey kulları için fayda ve hayırlar yaratan Nâfi’!

يَا نَافِعُ

Nâfi’

201

النَّافِعُ

207

Ey kullarını inkâr ve isyandan nehyeden Nâhî!

يَا نَاهِى

Nâhî

النَّاهِى

208

Ey inanan kullarını salih amellerinde ve zor anlarında yardımsız bırakmayan Nâsır!

يَا نَاصِرُ

Nâsır

النَّاصِرُ

209

Ey yardımı gelip ulaştığında daha hiçbir yardıma ihtiyaç bırakmayan Nasîr!

يَا نَصِيرُ

Nasîr

النَّصِيرُ

210

Ey açık gizli her şeyi görüp kontrol eden Nâzır!

يَا نَاظِرُ

Nâzır

النَّاظِرُ

211

Ey kullarını inkâr ve isyandan sakındırmak için şiddetli azabıyla korkutan Nezîr!

يَا نَذِيرُ

Nezîr

النَّذِيرُ

212

Ey her şeyin biricik ışık kaynağı Nur!

يَا نُّورُ

Nur

النُّورُ

213

Ey terbiyenin bütün levâzımını câmi’ şekilde terbiye eden Rabb!

يَا رَبَّنَا

Rabb

الرَّبَّنَا

214

Ey kullarına rıza yollarını gösteren ve itaatkâr kullarından razı olan Radıyy!

يَا رَضِىُّ

Radıyy

الرَّضِىُّ

215

Ey sevdiği kullarını, bütün lütuflarından daha büyük olan rıza ve rıdvanına mazhar kılan Râdî!

يَا رَاضِي

Râdî

الرَّاضِي

216

Ey şerleri ref’ eden ve kullarından dilediğinin mertebesini yükselten Yüceler Yücesi Râfi’!

يَا رَافِعُ

Râfi’

351

الرَّافِعُ

217

Ey zâhir-bâtın her şeyi her an görüp kontrol eden ve Kendisi için uyku gibi avârız asla söz konusu olmayan Rakîb!

يَا رَقِيبُ

Rakîb

312

الرَّقِيبُ

218

Ey en doğru noktaya ulaştıran Râşid!

يَا رَاشِدُ

Râşid

الرَّاشِدُ

219

Ey re’fet ve şefkati bütün şefkatlerin kaynağı olanı Raûf!

يَا رَؤُفُ

Raûf

281

الرَّؤُفُ

220

Ey her ihtiyaç sahibini ihtiyacına göre rızıklandıran Râzık!

يَا رَازِقُ

Râzık

الرَّازِقُ

221

Ey rahmet ve affı umulan ve teveccühlerine muntazır olunan Recâ!

يَا رَجَا

Recâ

الرَّجَا

222

Ey zararları ref’ eden ve dilediği kullarının mertebesini yükselten Yüceler Yücesi Refî’!

يَا رَفِيعُ

Refî’

الرَّفِيعُ

223

Ey doğru noktaya ulaştıran Reşîd!

يَا رَشِيدُ

Reşîd

الرَّشِيدُ

224

Ey her ihtiyaç sahibini ihtiyacına göre rızıklandıran Rezzâk!

يَا رَزَّاقُ

Rezzâk

315

الرَّزَّاقُ

225

Ey yakışıksız şeylere çok defa hüsn-ü muamelede bulunan Sabbâr!

يَا صَبَّارُ

Sabbâr

الصَّبَّارُ

226

Ey varlığının başlangıcı olmayan, her şeyden önce var olan Sâbık!

يَا سَابِقُ

Sâbık

السَّابِقُ

227

Ey yakışıksız şeylere hüsn-ü muamelede bulunan Sabûr!

يَا صَبُورُ

Sabûr

الصَّبُورُ

228

Ey her sözü doğru ve hak olan, her vaadini mutlaka yerine getiren Sâdık!

يَا صَادِقُ

Sâdık

الصَّادِقَ

229

Ey varlıkları kendi istidat ve kabiliyetlerinin nihaî inkişaf noktası sayılan arş-ı kemâlâtlarına sevk eden Sâik!

يَا سَائِقُ

Sâik

السَّائِقُ

230

Ey her türlü noksan ve kusurlardan münezzeh, müberrâ ve muallâ olan Sâlim!

يَا سَالِمُ

Sâlim

السَّالِمُ

231

Ey herkes ve her nesne Kendisine her zaman muhtaç olduğu hâlde Kendisi hiçbir zaman hiçbir şeye ihtiyaç duymayan müstağnî Samed!

يَا صَمَدُ

Samed

134

الصَّمَدُ

232

Ey gizli açık her şeyi duyan ve itibara alan Sâmi’!

يَا سَامِعُ

Sâmi’

السَّامِعُ

233

Ey kâinatın bağrına serpiştirilmiş birbirinden güzel masnûâtın sanatperver sanatkârı, biricik Sâni’!

يَا صَنِعُ

Sâni’

الصَّانِعُ

234

Ey feryad ü figan içerisinde el açanların feryadına cevap veren Sarîh!

يَا صَرِيخُ

Sarîh

الصَّرِيخُ

235

Ey ayıplardan sâlim ve herkes için selâmet kaynağı Selâm!

يَا سَلَامُ

Selâm

131

السَّلاَمُ

236

Ey gizli-açık her şeyi duyan ve itibara alan Semî’!

يَا سَّمِيعُ

Semî’

180

السَّمِيعُ

237

Ey dilediklerini çok süratli geliştiren ve hesapları çok çabuk gören Serî’!

يَا سَرِيعُ

Serî’

السَّرِيعُ

238

Ey ayıp ve kusurları örtüp gizleyen Settâr!

يَا سَتَّارُ

Settâr

السَّتَّارُ

239

Ey Efendimiz, mâlikimiz!

يَا سَيِّدَنَا

Seyyid

السَّيِّدُ

240

Ey her türlü noksan sıfatlardan ve şirkten uzak, ve bütün varlığın sahibi olan Subbuh!

يَا سُبُّحُ

Subbuh

السُّبُّحُ

241

Ey Kendisini azledecek bir merci ve makam katiyen bulunmayan sermedî Sultan!

يَا سُلْطَانُ

Sultan

السُّلْطَانُ

242

Ey her türlü eksik sıfatlardan münezzeh ve topyekün kemâl sıfatlarıyla muttasıf Sübhan!

يَا سُبْحَانُ

Sübhan

السُّبْحَانُ

243

Ey görünür ve görünmez hastalıklara şifalar bahşeden Şâfî!

يَا شَافِى

Şâfî

الشَّافِى

244

Ey dilediğine rahmetiyle bizzat şefaat eden ve dilediği makbul kullarına şefaat etme izni veren Şâfi’!

يَا شَافِعُ

Şâfi’

الشَّافِعُ

245

Ey kendisinden hiçbir şey saklanamayan ve hiçbir şeyi unutmayan Şâhid!

يَا شَاهِدُ

Şâhid

الشَّاهِدُ

246

Ey şükredeni karşılıksız bırakmayan ihsan sahibi Şâkir!

يَا شَاكِرُ

Şâkir

الشَّاكِرُ

247

Ey yegâne azamet sahibi Şâmih!

يَا اَشَّمِخُ

Şâmih

الشَّمِخُ

248

Ey inkâr eden münkirlere ve isyan eden âsîlere karşı azabı çok şiddetli olan Şedîd!

يَا شَدِيدُ

Şedîd

الشَّدِيدُ

249

Ey her şeyi ra’ye’l-ayn bilen Şehîd!

يَا شَهِيدُ

Şehîd

319

الشَّهِيدُ

250

Ey şükredeni mukabelesiz bırakmayan ve iyiliklere mutlaka karşılık veren, ihsan sahibi Şekûr!

يَا شَكُورُ

Şekûr

526

الشَّكُورُ

251

Ey azamet ve ululuğuyla beraber aciz ve muhtaç kullarına lütuflarda bulunan Şerîf!

يَا شَرِيفُ

Şerîf

الشَّرِيفُ

252

Ey dertlere en güzel devayı, hastalıklara en güzel şifayı sunan Tabîb!

يَا طَبِيبُ

Tabîb

الطَّبِيبُ

253

Ey sonsuz derece pak ve temiz olan mutlak Tâhir!

يَا طَّاهِرُ

Tâhir

الطَّاهِرُ

254

Ey kullarından, kendi menfaatleri için salih ameller işlemelerini isteyen Tâlib!

يَا طَالِبُ

Tâlib

الطَّالِبُ

255

Ey tevbeye sevk eden ve tevbeleri kabul buyuran Tevvâb!

يَا تَوَّابُ

Tevvâb

415

التَّوَّابُ

256

Ey aczi söz konusu olmayan kâdir u kâhir Vâcid!

يَا وَاجِدُ

Vâcid

الْوَاجِدُ

257

Ey vaadlerini mutlaka gerçekleştiren ve nimetlerini tamama erdiren Vâfî!

يَا وَافِي

Vâfî

الْوَافِي

258

Ey nazîri, veziri, dengi, benzeri olmayan bir yektâ Vâhid!

يَا وَاحِدُ

Vâhid

19

الْوَاحِدُ

259

Ey kâinatları idare eden, her şeyi gözeten Vâlî!

يَا وَالِي

Vâlî

47

الْوَالِى

260

Ey dilediğine dilediğini temlik eden gerçek sahip, Vâris!

يَا وَارِثُ

Vâris

الْوَارِثُ

261

Ey ilim, rahmet ve kudretiyle varlığı topyekün kuşatan Vâsi’!

يَا وَاسِعُ

Vâsi’

137

الْوَاسِعُ

262

Ey bazı kullarını muhabbete mazhar kılıp seven ve onlar tarafından sevilen Vedûd!

يَا وَدُودُ

Vedûd

20

الْوَدُودُ

263

Ey her vaadini başları döndürecek bir vefa derinliği ile yerine getiren ve bütün vefaların kaynağı olan Vefiyy!

يَا وَافِى

Vefiyy

الْوَافِى

264

Ey karşılıksız bol bol hibede bulunan Vehhâb!

يَا وَهَّابُ

Vehhâb

19

الْوَهَّابُ

265

Ey güvenilip dayanılan ve Kendisine itimat edilen en güzel Vekîl!

يَا وَكِيلُ

Vekîl

66

الْوَكِيلُ

266

Ey dost ve yardımcı Veliyy!

يَا وَلِىُّ

Veliyy

56

الْوَلِىُّ

267

Ey bir ve tek olan, misli ve niddi bulunmayan Vitr!

يَا وِتْرُ

Vitr

الْوِتْرُ

268

Ey âyât ve âsârıyla apaçık Zâhir!

يَا ظَاهِرُ

Zâhir

1106

الظَّاهِرُ

269

Ey Kendisini zikr u fikr u ibadetle yâd eden kullarını teşrîf ve tekrîmle anan Zâkir!

يَا ذَاكِرُ

Zâkir

الذَّاكِرُ

270

Ey Yüce Zâtı bütün noksanlardan müberrâ olan ve nefisler ancak tezkiyesiyle arınan Zekiyy!

يَا زَكِىُّ

Zekiyy

الزَّكِىُّ

271

Ey sonsuz celâlle ikram ve cemâli cem’ eden Zü’l-celâli ve’l-ikram!

يَا زَا الْجَلاَلِ وَالإِكْرَامِ

Zü’l-celâli ve’l-ikram

1100

ذُو الْجَلاَلِ وَالإِكْرَامِ

272

Ey yarattıklarına sonsuz nimetler lutfeden, beyanı en güzel olan ve insana beyanı öğreten Zü’l-mennive’l-beyan!

يَا ذَا الْمَنِّ وَ الْبَيَانِ

Zü’l-mennive’l-beyan

الذَّا الْمَنِّ وَ الْبَالْنِ